© Kamusal Haber 2021

YENİ VE SİVİL BİR ANAYASA MİLLETİMİZİN ÖNÜNDE DURAN BİR ÖDEVDİR

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye’de özgürlüklerin genişletilmesi, statükocu ve vesayetçi anlayışa son verilmesi milli iradeden başka hiçbir gücün egemen olmaması için çok önemli kazanımlar elde edildiğini belirterek, “Bu mücadeleyi, bu kazanımları anayasal bir güvenceye kavuşturmak için önümüzde bir misyon vardır. Yeni ve sivil bir anayasa milletimizin önünde duran bir ödevdir” dedi.

 

Adalet Bakanı Gül, Mehmet Akif İnan Vakfı ile Memur-Sen tarafından, düzenlenen 3'üncü Mehmet Akif İnan Ödül Törenine katıldı. Bakan Gül, Memur-Sen'in kurucusu, eğitimci, şair ve yazar Mehmet Akif İnan'ın 22'nci ölüm yılı dolayısıyla düzenlenen törende İnan’ın bir öğretmen ve bir aksiyon insanı olarak bugün bu topraklarda neşv-ü nema bulan değerli isimlerle bu kalenin burçlarını oluşturduğunu söyledi.

84 MİLYON VATANDAŞIMIZIN SAVUNACAĞI TOPLUMSAL SÖZLEŞMEYE HEPİMİZİN İHTİYACI VAR

Adalet Bakanı Gül, konuşmasında hiçbir zaman bu topraklarda bir kişinin inandığı için asla ötekileştirilmeyeceğini, farklı bir tavra ve farklı bir tutuma maruz kalmayacağının altını çizdi. Bugün de Türkiye’nin demokratik kazanımları, temel insan hakları bağlamında yapılmış ve atılmış olan adımların ötesinde yapılacak daha işler olduğunu vurgulayan Gül, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye’de özgürlüklerin genişletilmesi, statükocu ve vesayetçi anlayışa son verilmesi, milli iradeden başka hiçbir gücün egemen olmaması için ülkemiz çok önemli başarılar ve neticeler elde etmiştir. Bunu da, bu mücadeleyi, bu kazanımları anayasal bir güvenceye kavuşturmak için önümüzde bir misyon vardır. Yeni ve sivil bir anayasa milletimizin önünde duran bir ödevdir. Bugün hep birlikte memuruyla işçisiyle, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle Türkiye’de 84 milyon bütün vatandaşımızın, doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle ‘Evet bu benim anayasam, bu benim hakkımı koruyor, geliştiriyor, teminat altına alıyor’ diye savunacağı toplumsal sözleşmeyi hepimizin ihtiyacı vardır. Bu konuda sivil toplum kuruluşlarına, bütün siyasi partilere çok önemli bir görev düşmektedir.” şeklinde konuştu.  

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ, EKMEĞİN ARTIRILMASI VE ÖZGÜRLÜKLERİN ARTIRILMASIDIR

Bakan Gül, Türkiye’de memur bir kişinin başı örtülü olarak ‘Ben kamuda çalışmak istiyorum’ dediğinde anayasaya aykırı diye hep karşısına çıktığını, bugün ise Anayasanın değişmediğini, uygulayıcıların değiştiğini belirtti. Anayasal bir güvenceye ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Adalet Bakanı Gül, “Başını örten de başını açan da kimsenin kılık kıyafetine, yaşam tarzına karışılmadığı ve bunun anayasal teminat altına alındığı yeni ve sivil bir anayasaya Türkiye’nin acilen ihtiyacı vardır. Bugün hala 10 yıl önce, kendi iktidarımızı döneminde bile yargısal aktivizmle 367 garabetini yaşadık. Bugün hala daha mürekkebi kurumamıştı, 411 el kaosa kalktı diye haberler yapıldı. İnsanlar kıyafetiyle istediği gibi yaşasın, istediği gibi giyinsin, istediği okula gitsin, istediği yerde çalışsın diye anayasal güvence altına almasına rağmen Meclisin bu iradesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bugün, işte bütün hakları, özgürlükleri 84 milyon için, nerede doğduysa, neye inanırsa, hangi siyasi düşünce, hangi mezhep, hangi meşrep olursa olsun insandır ve inançları kutsaldır anlayışıyla, yeni ve sivil anayasayı da inşallah hepimiz hep birlikte yaparak bu misyonu da en güzel şekilde tamamlayarak Türkiye’de daha fazla demokrasiyi artıracağız.” diye konuştu.  

Türkiye’de bir dönem ülkeyi rutin dışına çıkarmak isteyen statükocu anlayışın hakim olduğunu vurgulayan Bakan Gül sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin geleceği ekmeğin artırılması ve özgürlüklerin artırılmasıdır. Türkiye, ‘Bir kez rutin dışına çıkılırsa ne olur, bir şey olmaz’ diyen statükocu anlayış, insanları tasnif eden, şabloncu, bürokratik oligarşi anlayışıyla bu ülkeye çok çektirildi.  Bu ülke artık hiçbir zaman 90’lara, eskilere dönmeyecektir. Bu siyaseti de 2023 taşımak isteyenlere de hiçbir şekilde siyasi anlayışa da asla müsaade etmeyeceğiz. Ve bununla da mücadele yapacağız. Türkiye’nin yolu, statüko değildir. Türkiye’nin yolu eski Türkiye yolu değildir. Türkiye’nin anlayışı, paradigması reformculuktur ve değişimdir, dönüşümdür özgürlüklerin artmasıdır. Sonunda kazanan her zaman olduğu gibi millet olacaktır, millet iradesi olacaktır. Millet iradesinin yer almadığı hiçbir anlayış ülkemizde egemen olmayacaktır. Milli irade her şeyin üzerinde olacaktır.”

İNAN, FİKİR ÇİLESİYLE BİZLERİ BUGÜNLERE TAŞIYAN KİLOMETRE TAŞLARINDAN BİRİDİR

Sezai Karakoç’tan Necip Fazıl’a, Mehmet Akif Ersoy’dan Mehmet Akif İnan’a kadar bir çok mütefekkiri rahmetle ve minnetle andıklarını belirten Bakan Gül, “Türkiye’de gerçekten bir hak mücadelesi ve bir sendikal mücadelede verildi. Rahmetli Akif İnan entelektüel duruşuyla, fikri zenginliğiyle bu medeniyete çok önemli katıklar yapmış bir isim. Kalemi eylem olan, kalemi aynı zamanda kalesi olan, bu kalenin önemli bir burcuydu, önemli bir insanıydı. Fikir çilesiyle, mücadelesiyle, bizleri bugünlere taşıyan çok önemli kilometre taşlarından biri oldu. Sendikal mücadeleyi, emek mücadelesini, adalet mücadelesini çok önemli bir şekilde bayrağı yukarıya taşıyan dava insanı olarak önemli bir misyon üstlenmiştir” dedi.

HERKESİ İNSAN OLDUĞU İÇİN KIYMETLİ GÖREN BİR ANLAYIŞ VAR

Bakan Gül, Türkiye’de geçmiş dönemlerde insanı ötekileştiren, insanı ‘makbul vatandaş-makbul olmayan vatandaş’ olarak tanımlayan bir dönem yaşadıklarını anımsattı. Bugün Türkiye’de nerede olursa olsun, hangi inanışta, hangi inançta, hangi yaşam tarzında, hangi etnik aidiyette olursa olsun herkesi insan olduğu için kıymetli gören, eşit ortak bir geleceğe yürüyen anlayış hakim olduğunu vurgulayan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ama geçmiş dönemde, özellikle 28 Şubat süreçlerinde insanların fişlendiği, inançlarından, düşüncelerinden, yaşayışlarından dolayı fişlendiği, istifaya maruz bırakıldığı, zulümlere maruz kaldığı dönemleri de hep birlikte yaşadık. Bugün bu anlamda geçmişe döndüğümüzde o gün bu mücadeleyi yapan insanların başında rahmetli Akif İnan geliyordu. Rahmetli Aliya da ‘Biz savaşı öldüğümüz zaman değil, düşmanlarımıza benzediğimiz zaman kaybederiz’ diyordu. Bugün o yapılan zulümlere, haksızlıklara tanık olmuş bir kuşak olarak ‘Kim olursa olsun, neye inanırsa inansın insandır, doğuşuyla beraber haklarıyla vardır, ben onun da haklarını korumak yaşatmak zorundayım’ diyen bir anlayışla bu mücadeleyi hep birlikte sürdürüyoruz.”

BAKAN GÜL, TURKOVAC’I GELİŞTİREN  PROF. ÖZDARENDELİ’YE ÖDÜLÜNÜ TAKDİM ETTİ

Konuşmaların ardından ödüller sahiplerine takdim edildi. Kovid-19'a karşı yerli aşı TURKOVAC'ı geliştiren Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Özdarendeli'ye "Başarı ve Teşvik Ödülü"nü Adalet Bakanı Gül verdi. Gül, TURKOVAC'ın geliştirilmesiyle 84 milyonun gururlandığını belirterek, Özdarendeli ve ekibine Türk milleti adına şükranlarını sundu.

Ödülü alan Özdarendeli de, TURKOVAC'ın ülkeye, millete ve insanlığa hayırlı olmasını temenni ederek "Ben sadece temsilen buradayım. Bu aşının geliştirilmesinde, üretilmesinde her aşamasında o kadar çok insanın emeği var ki ben zaten bu ödülü onlar adına alıyorum." dedi.

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER