Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, insanların kılık kıyafeti, inancı ve etnik kökeninden dolayı ötekileştirildiği eski Türkiye’de ‘rutinin dışına çıkalım’ anlayışıyla hareket edildiğini belirterek, “Hukuk devleti, devletin rutininin hukuk olduğu, demokrasi olduğu devlettir. Devlet rutin dışına çıkmaz. Devletin olağan zemini hukukun kendisidir. Devletin rutini hukuktur, demokrasidir” dedi.
Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu (BEDK) tarafından düzenlenen Bilgi Edinme Hakkı Ulusal Sempozyumuna katılan Adalet Bakanı Gül, demokratik yönetim anlayışının ve hukuk devleti gereğinin en temel prensiplerinden birinin bilgi edinme hakkı olduğunu söyledi.
MİLLETİMİZ HUKUKUN ASIL SAHİBİDİR
İnsan haklarının doğuştan geldiğini ve hukukun asıl sahibinin insan olduğunu belirten Bakan Gül, bunu uygulamaya dökmenin en güçlü göstergesinin de bilgi edinme hakkı olduğunu kaydetti. Hukuk devletinin şeffaf ve hesap verebilir olması gerektiğini vurgulayan Bakan Gül, “Hukuk devleti demek, ülkedeki bütün vatandaşların yarınından, geleceğinden emin olması demektir. Vatandaşın kendisini güvende hissettiği bir devlet demektir. Bu güven sadece bir grubun belli bir çevrenin değil, bu ülkede yaşayan 84 milyon vatandaşın en temel hakkıdır. Milletimiz hukukun asıl sahibidir, insanımız bu hakkın yegane sahibidir ve bunun birileri tarafından kendisine bahşedilmesine ihtiyacı yoktur. İnsan hakları bir lütuf olmadığına, kişinin doğuştan getirdiği bir hak olduğuna göre, bunu uygulamaya dökmenin de en güçlü göstergesi bilgi edinme hakkıdır” dedi.
DEVLETİN OLAĞAN ZEMİNİ HUKUKTUR
Tüm bilgiye sahip devlet ile bilgiye ihtiyaç duyan vatandaş arasında denge kurularak, vatandaşın doğru ve doyurucu bilgiyle aydınlatılması gerektiğinin altını çizen Adalet Bakanı Gül, hukuk devletinde, devletin rutininin her şartta amasız fakatsız gerçekleşmesi gerektiğini söyledi. Bakan Gül şöyle konuştu:
“Devlet rutin dışına çıkmaz. Devletin olağan zemini hukukun kendisidir. Hepimizin bildiği gibi eski Türkiye'de rutinin dışına çıkalım anlayışı sıradanlaşmıştı, daha da kötüsü, bu durum kanıksanmıştı. Oysa devletin rutini hukuktur, demokrasidir, amasız fakatsız bunu her zaman göstermesi temel görevidir. Kimini kılık kıyafetinden dolayı, kimini inancından dolayı, kimini etnik kimliğinden dolayı, kimini siyasi görüşünden dolayı ama herkesi bir şekilde suçlayan araçsal bir hukuk anlayışı vardı. Öyle bir dünyada bilgi edinme hakkı lükstü. Hak kelimesi bile lükstü. Kafka'nın 'Dava' romanındaki gibi, sistemin karanlık dehlizlerinde bir başına kalmış, soru soramayan, sorsa cevap bulamayan bir insan vardı. Bugün ise insanımızın önünü hukuk aydınlatıyor. Kamunun bütün faaliyetlerinde vatandaşlarımızın, faaliyetlerimizin teminatı hukuktur.”
YENİ TÜRKİYE’DE ÖTEKİLEŞTİRMEYE ASLA İZİN VERİLEMEZ
Yeni Türkiye'de kimsenin kılık-kıyafetinden, inancından ya da etnik kökeninden dolayı ötekileştirilmediğini vurgulayan Bakan Gül, insanları ötekileştiren korku siyaseti ve jakoben bağnazlığın tarihe gömüldüğünü kaydetti. Türkiye’de başka arayışlara yer olmadığını belirten Bakanı Gül, “Artık Türkiye’de hiç kimse inancından dolayı ötekileştirilmemektedir. Böyle bir şeye asla izin verilemez. Kimse ötekileştirilemez. Kimliğinden dolayı hor görülemez, yaşam tarzından dolayı ayrımcılığa maruz bırakılamaz. Ama görüyoruz ki bazıları hala eski Türkiye özlemi içerisinde. Eski Türkiye’nin adetlerini, alışkanlıklarını hortlatmak isteyenler, Kur’an kurslarına ‘orta çağ zihniyeti’ diyerek bunu hortlatmak isteyen, çağdışı zihniyet iyi bilmelidir ki, o köprülerin altından çok sular aktı. Artık Türkiye eski Türkiye değil. Gerek kimliğiyle, gerek yaşam tarzıyla, gerek kılık kıyafetiyle ötekileştiren, dilinden dolayı ötekileştiren, inancından dolayı ötekileştiren, yaşam tarzından dolayı ötekileştiren korku siyaseti ve jakoben bağnazlık maziye gömüldü. Türkiye’yi hiç kimse artık eski Türkiye’ye dönüştüremeyecek, insan haklarını eskiye götürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.” diye konuştu.
TÜRKİYE'DEKİ KÖKLÜ DEĞİŞİMDEN TAVİZ VERMEYİZ
Adalet Bakanı Gül, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye’de yaşanan bu köklü zihniyet değişiminden asla taviz verilmeyeceğini kaydetti. Bakan Gül, insan haklarını eskiye götürmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini belirterek, hiç kimsenin Türkiye’yi eski Türkiye’ye dönüştüremeyeceğinin altını çizdi. Türkiye'nin artık özgürlükleri koruyacak demokratik mekanizmalara sahip olduğunu vurgulayan Adalet Bakanı Gül, hiç kimsenin bu konuda vesayet ve eski Türkiye özlemi içerisine girmemesi gerektiğini söyledi.
Bakan Gül, "Milletimiz diyor ki sen benim vatandaşımın inancına, çocuklarımın hangi okula, kursa, eğitime devam edeceğine karışamazsın, sen benim adıma karar veremezsin. Hele hele bunları, bu tercihlerimi asla hor ve hakir göremezsin. Milletimizin yaklaşımı budur. Sayın Cumhurbaşkanı'mız liderliğindeki son 20 yıldaki devlet anlayışımız da hep bu yönde olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde Türkiye'de yaşanan bu köklü zihniyet değişiminden de taviz vermeye asla tahammül edemeyiz, buna asla izin veremeyiz" dedi.
HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN GELİŞMESİ İÇİN ORTAK AKILLA HAREKET EDİYORUZ
İnsan hak ve özgürlüklerinin güçlendirilmesi için reform politikalarının devam edeceğini vurgulayan Bakan Gül, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi için ortak akılla, hep birlikte çalışacaklarını, bu nedenle de insanı öncelemeye devam edeceklerini anlattı. Türkiye'nin referanslarını, "hukuk, demokrasi, özgürlük, değişimci ruhunu daha da ileriye taşımak, statükoya asla teslim olmama" şeklinde sıralayan Bakan Gül şöyle konuştu:
“Bir gün bile 'Rutin dışına çıksa ne olur' anlayışıyla ülkemizi nereye getirdikleri geçmişte hepimizin yaşadığı bir tarihtir ama değil bir gün, bir saniye bile olsa rutin dışına çıkmayan, hukuk neyi emrediyorsa bunu gerçekleştiren ve daha fazla reformu hayata geçirmeye inanan bir siyaset anlayışıyla yolumuza devam ediyoruz. Bunun dışındaki hiçbir siyaset anlayışı, kabul edeceğimiz bir siyaset anlayışı değildir. Bu anlayışla da sonuna kadar nereden ve kimden gelirse gelsin mücadele etmeye devam edeceğiz."
Mart ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyu ile paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planında ‘Bilgi Edinme Kurulu’nun etkinliğinin arttırılması’ hedefinin yer aldığını belirten Bakan Gül, “Bu husus ile ilgili de çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve bu toplantı bu anlamda bizim için çok önemli bir referans olacaktır, ışık tutacaktır. Burada sarf edilen görüşler bu konudaki hedefimizi gerçekleştirmeye çok önemli katkı sağlayacaktır” dedi.
BİLGİ EDİNMENİN HUKUKİ ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞE BÜYÜK KATKISI VAR
Adalet Bakanı Gül, açıklık ve şeffaflığın devletin özgüven göstergesi olduğu, bu çerçevede vatandaşların idarenin işlemlerini denetlemesine çok önemli katkı sağlayacağını belirterek, denetlenebilmenin ön şartının bu anlamda yine bilgi edinme ve bilgiye ulaşmak olduğunu anlattı. Bilgi edinme hakkının vatandaş ile devletin kaynaşmasına önemli katkı sağladığının altını çizen Bakan Gül, vatandaşın kendisi hakkında tesis edilen işlemin sebebini ve gerekçesini bildiği takdirde çoğu durumda idareye hak vermekte olduğunu kaydetti.
VATANDAŞ ARTTIK 30 GÜNDE İDAREDEN CEVAP ALABİLİYOR
Bilgi edinme hakkının hukuki öngörülebilirliğe de önemli katkısı olduğunu söyleyen Bakan Gül, reform çalışmaları kapsamında 4’üncü Yargı Paketiyle çok önemli bir düzenleme yapıldığını belirterek, vatandaşın idareden cevap alma süresi olan 60 günün, 30 güne düşürüldüğünü kaydetti.
BEDK İHEP KAPSAMINDA DAHA DA GÜÇLENECEK
Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulu Başkanı Prof. D. Hasan Tahsin Fendoğlu ise Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’nun İnsan Hakları Eylem Planı (İHEP) kapsamında daha da güçleneceğini söyledi. Mütekabiliyeti olan 73 ülkenin kurula başvurabildiğini aktaran Başkan Fendoğlu, BEDK’nin son iki yıl içerisinde 4 bin karara imza attığını söyledi.
Yorum Yazın