Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ceza infaz kurumlarındaki hükümlüler ile denetimli serbestlik altındaki yükümlülerin her zaman onuruna yakışır bir şekilde muamele görmesi gerektiğini belirterek, “Hukuk devleti ilkesini ancak insan onurunu gözeterek, hak ve özgürlükleri koruyup geliştirerek güçlendirebiliriz. Hakları korumak ve yaşatmak, hukuk devletinin önceliğidir, ödevidir. Kanunlar, insanoğlunu, hak ve özgürlükleri korumak için vardır.” dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri (CTE) Genel Müdürlüğü ve Ankara Üniversitesi (AÜ) işbirliğiyle, Yargıtay Başkanlığı ev sahipliğinde düzenlenen Uluslararası Yaklaşımlar Işığında Türkiye’de 16. Yılında Denetimli Serbestlik Sistemi ve Gelecek Vizyonu Çalıştayına katıldı. Adalet Bakanı Gül, ceza infaz sisteminin, bir ülkede hukuk otoritesinin kesin bir şekilde tesisi bakımından oldukça önemli olduğunu, ceza kanunlarının caydırıcılığını sağlayan unsurun mahkemelerin verdiği soyut cezalar değil, o cezaların tatbik edilmesi olduğunu söyledi.
İNFAZ SİSTEMİMİZİN MİSYONU VE ÖNEMİ TOPLUMA ADALET DUYGUSUNUN TESİSİNDE ARANMALIDIR
Mahkemelerden verilen kararların açık veya kapalı kurumlarında infazının yanında erteleme, hükmün açıklamasının geri bırakılması ve denetimli serbestlik gibi alternatif usullerin bulunduğunu belirten Bakan Gül, “Çok çeşitli bileşenlerden oluşan ceza infaz aşaması bu yönüyle sistemin çıktıları bakımından oldukça önemli bir ölçüyü ortaya koymaktadır. O ölçü, suçun adalet duygusunda açtığı yarayı onarma ölçüsüdür. Bu anlamda infaz sistemimizin misyonu ve önemi topluma adalet duygusunun tesisinde aranmalıdır. Elbette bir insan ceza infaz kurumuna geldiğinde ya da denetimli serbestliğe ayrıldığında tüm sorunları geride kalmıyor. Ceza adaletinin her aşamasında insan hikayesiyle beraber öfkesiyle, umuduyla, korkusuyla yürümeye devam ediyor” dedi.
ADALETİN HÜKMÜNE KONU OLAN İNSAN DEVLETE EMANETTİR
Adalet Bakanı Gül, kanunların insanoğlunu hak ve özgürlükleriyle korumak için var olduğunu vurgulayarak, “Hangi suçu işlemiş olursa olsun, adaletin hükmüne konu olan insan devlete emanettir. Ceza infaz kurumundaki hükümlü de, denetimli serbestlik altındaki yükümlü de her zaman onuruna yakışır bir şekilde muamele görmelidir. Hukuk devleti ilkesi de ancak insan onurunu gözeterek hak ve özgürlükleri koruyup, geliştirerek güçlendirebiliriz. Hakları korumak ve yaşatmak hukuk devletinin önceliğidir ve hukuk devletinin ödevidir. Kanunlar insanoğlunu hak ve özgürlükleriyle korumak için vardır.” diye konuştu.
EĞİTİM AKLIN, ADALET VİCDANIN TERAZİSİDİR
Ceza adaletinin infaz aşamasındaki amaçlarının hükümlünün iyileşmesi ve bu suretle topluma yeniden kazandırılması olduğunu, bunun için de iki temel yaklaşım bulunduğunu kaydeden Bakan Gül, bunların eğitim ve adalet olduğunu ifade etti. Eğitimin aklın, adaletin de vicdanın terazisi olduğunu belirten Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ikisinin şaşmaması lazım. Bu kavramlar, aynı zamanda aklın ve vicdanında pusulalarıdır. Eğitim suçu önleyecek en önemli araç, elimizdeki en büyük güçtür. Bu çerçevede ceza infaz kurumlarında ve denetimli serbestlik müdürlüklerimizde eğitim öğretim meslek edindirme faaliyetleri çok yoğun bir şekilde devam etmektedir. Son 3 yılda ceza infaz kurumlarımızda 14 bin 345 hükümlü ve tutuklu okuma yazma öğrenmiştir. Yine 2020 yılı eğitim-öğretim dönemi itibariyle yeni bir uygulama başlattık. Ceza İnfaz Kurumlarında mesleki eğitim merkezlerini faaliyete geçirdik. Bu konuda özellikle önümüzdeki yıl da Ceza İnfaz Kurumlarında mesleki eğitim merkezlerine arttırmaya yönelik çok önemli bir bakış açımız var, hedefimiz var. Bunu da bu yıl gerçekleştirmiş olacağız. Yine iş yurdu faaliyetlerimizde yoğun bir şekilde devam etmekte ve bu konuda da birçok dünyaya örnek teşkil edecek bir faaliyet ortaya konmaktadır. Özellikle yine mesleki yeterlilik sınavlarının yapılması konusunda da çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam etmekte. Ağaçlandırma çalışmalarına önemli katkıda bulunulmaktadır. Adalet ormanı adıyla toplam 429 ağaçlandırma sahası oluşturulmuştur. Ülke genelinde yaklaşık 2 milyon fidan dikimi, 3 milyon 232 fidan bakımı gerçekleştirilmiştir.“
İNSANI MERKEZE ALAN ÖNEMLİ DÜZENLEMELER GERÇEKLEŞTİRDİK
Bakan Gül, yeni yapılan düzenlemeyle ceza infaz kurumu dışında denetimli serbestliğe, açığa ayrılmış hükümlülerin de başka bir kamu kurumunda çalışarak cezalarını infaz edebilmelerinin sağlandığını anımsattı. Hükümlülerin sosyal sorumluluk faaliyetlerini üstlenerek, toplumsal konulara destek sağlayabilecekleri bir takım imkanlara sahip olacaklarını kaydeden Gül, son zamanlarda mazeret izinleri, ödüllendirme, teşvik sistemi, hediye alma, nakil ve sağlık hakkının korunması, görüş sürelerinin kapsamı ile ilgili çok önemli ve cesur adımlar atıldığını, insanı merkeze alan önemli mevzuat düzenlemelerini gerçekleştirdiklerini aktardı.
TÜRKİYE’DE DENETİMLİ SERBESTLİK ÇALIŞMALARI BİRÇOK ÜLKEYE ÖRNEK TEŞKİL EDİYOR
Türkiye’nin denetimli serbestlik alanındaki tüm çalışmalarının dünyadaki birçok ülkeye örnek teşkil ettiğini ifade eden Bakan Gül, diğer ülkelerin de bu tecrübe ve birikimden istifade etmelerini beklediklerini söyledi. Düzenlenen çalıştayda yer alacak önerilerin sisteme çok önemli katkılar sağlayacağının altını çizen Adalet Bakanı Gül, “Bu öneriler ışığında mevzuatın daha da olgunlaşacağına inanıyoruz. Tüm bu çalışmalarla denetimli serbestliğin yeniden suç işlemeyi önlemedeki rolü de önemli bir şekilde karşımıza çıkacağını ve bu müesseseyi daha da değerli olarak neticeye kavuşturacağını inanıyorum.” diye konuştu.
HÜKÜMLÜLERİN TOPLUMA UYUM SAĞLAMALARI İÇİN GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMAMIZ GEREKİR
Toplantıda konuşan Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ise, hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyecek etkenlerin güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“Mümkün olan hallerde suç işleyen kişiyi ceza infaz kurumuna göndermeden veya infaz kurumundaki kaldığı süreyi minumum düzeyde tutarak toplumsal barışı ve düzeni sağlamak, en akıllıca olan yöntemdir. Suç işleyen kişilerin ceza infaz kurumundaki cezalarının çekmelerini sorunlu olmaları halinde ise, hem ceza infaz kurumundaki kaldıkları süre boyunca hem de tahliye olduktan sonra topluma uyum sağlamaları için gerekli tedbirleri almamız gerekir. Hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyecek etkenler güçlendirilmeli, toplumu suça karşı korumalı, hükümlünün yeniden sosyalleşmişini teşvik etmeli, üretken, kanunlara ve toplumsal kuralla saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmalıdır. Bu şekilde toplum suça karşı korummuş olur, hem de suç işleyenler yeniden topluma kazandırılır. Bu noktada denetimli serbestlik büyük önem taşımaktadır.”
ÜNİVERSİTEMİZ, DENETİMLİ SERBESTLİK DAİRE BAŞKANLIĞI İLE YAKIN İŞBİRLİĞİ İÇİNDE
AÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar da, çağdaş hukuk devletlerinde cezanın asıl işlevinin eğitim ve bu eğitimle birlikte kişinin bir daha suça karışmaması için önlemlerin alınması olduğunu kaydetti. Rektör Ünüvar, “Bu bakış açısıyla gerçekleştirilen uygulamalarla kamu güvenliği sağlanırken, mağdur tarafın bir daha zarar görmesinin engellenmesi ve yükümlülerin de tekrar suç işlemesini engelleyici çalışmaların gerçekleştirilmesiyle sosyal hayata yeniden uyumlarının sağlanması hususunda önemli atılımlar da gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde bu anlamda atılan ve atılmaya devam edecek olan adımların, adalet sistemimizi daha da güçlendiren, halkımızın huzur, güven ve refah içinde yaşamasına katkı sağlayacak sonuçlar getirmesi de en büyük dileğimizdir. Çünkü hukukun üstünlüğü ve adaletin tesisi büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda da ülkemizin yargı sistemine güvenimizin tam olduğunu ifade etmek isterim.” diye konuştu.
1 MİLYON 300 BİN YÜKÜMLÜYE YÖNELİK İYİLEŞTİRME ÇALIŞMALARI VE MÜDAHALE PROGRAMLARI UYGULANDI
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yunus Alkaç da, Denetimli serbestlik sisteminin 16 yıllık geçmişine ve vazgeçilmez yapısına karşın, kendi içinde değişimine devam ettiğini kaydetti. Denetimli serbestlik bünyesinde bu süreçte yapılan çalışmalara ilişkin bilgi veren Alkaç, “Denetimli serbestlik sisteminde adli merciler tarafından hükmedilmiş 2 milyon 700 bin kararın infazı başarılı bir şekilde tamamlanmış, halen 420 bin kararın infazına ise devam edilmektedir. Bugüne kadar yaklaşık 1 milyon 300 bin yükümlüye yönelik bireysel görüşme, grup çalışması, seminer gibi iyileştirme çalışmaları ve müdahale programları uygulanmıştır. İŞKUR ile ortaklaşa yürütülen kendi işini kurma projeleri kapsamında 2 bin 299 proje hayata geçirilerek eski hükümlülerin kendi işlerini kurmaları sağlanmıştır. Yine, binlerce yükümlünün denetim ve takibinin yapıldığı Elektronik İzleme Sistemi ve yakın bir zamanda uygulamaya geçecek olan Biyometrik İmza Yöntemi İle Takip Sistemi birçok kuruma, hatta ülkeye örnek olacak niteliktedir.” şeklinde konuştu.
Toplantıda Avrupa Denetimli Serbestlik Birliği Genel Sektereri Willem van der Brugge da bir sunum yaptı.
Yorum Yazın