Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) 4. Olağan Genel Kurulu'na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, derneğin 4. Olağan Genel Kurulu'nun Türkiye'ye, millete ve özellikle de kadınlara hayırlar getirmesini dileyerek kuruluşundan bugüne KADEM çatısı altında, kadınların haklarının korunması ve demokrasinin geliştirilmesi konusunda çalışan, gayret gösteren herkese teşekkür etti.
“İnsanı, cinsiyet dâhil tüm farklılıklarının ötesinde eşref-i mahlûkat, yani yaratılmışların en şereflisi gören, üstünlüğün sadece takvada mümkün olabileceğine inanan bir medeniyetin mensuplarıyız” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadının temel hak ve özgürlükleri konusunda yaşanan sıkıntılar, tamamen zamanın ve şartların ürünü toplumsal kabullerin eseridir. Kadını anne, eş, kardeş, evlat vasıflarıyla insanın bir yarısı, erkeği de yine baba, eş, kardeş, evlat vasıflarıyla insanın diğer yarısı görmeden bu meseleyi sağlıklı ve sürdürülebilir dengelere oturtmak hayli zordur. Elbette, ilahi takdirden kaynaklanmayan her meselenin çözümü, idrakle, gayretle, sabırla mümkündür. Bu anlayışla, ülkemizdeki kadınların, dünyadaki genel yönelimlerden farklı bir seyir izleyerek bugüne gelen, şiddetten eğitim ve iş hayatındaki adaletsizliklere kadar geniş bir yelpazeye yayılan mücadelelerinde daima yanlarında olduk” açıklamasında bulundu.
“Derneğimizin öncülüğünde yürütülen faaliyetler de, dünyada kimi yerlerde varlığını gördüğümüz bir sapkınlık dayatması değil, ‘kadın insan, erkek insanoğlu’ irfanından neşet eden bir erdem ve onur mücadelesidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “KADEM bünyesinde gerçekleştirilen çalışmaların hep demokrasi, adalet, hak, sorumluluk, temsil, şiddet, mağduriyet gibi kavramlar çerçevesinde yoğunlaşmasının sebebi de işte bu yaklaşımdır. Kadınların haklarını savunmak, onları küçümseyerek, metalaştırarak, meseleyi sadece birkaç başlığa indirgeyerek değil onların insan sıfatıyla zaten sahip oldukları haklarını teslim etme anlayışıyla yapılır. Bu zaviyeden bakılmayan her meselede kadınların sorunla, sıkıntıyla, ayrımcılıkla, adaletsizlikle karşılaşması kaçınılmazdır.”
“KADIN İSTİHDAMINI 6 MİLYONDAN 10 MİLYON SINIRINA GETİRDİK”
Ülkeyi yönetme sorumluluğu üstlendikleri günden beri bunun mücadelesini verdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsani, siyasi, sosyal, ekonomik her alanda kadınlarımızın çok önemli mesafeler katetmesini sağladık. Sonuçta kadınların iş gücüne katılımını yüzde 27’ler seviyesinden yüzde 34’ler seviyesine çıkardık. Aynı şekilde kadın istihdamını 6 milyondan 10 milyon sınırına getirdik. Kız çocuklarımızın tamamını eğitimle buluşturarak her seviyede onların eğitim-öğretimlerini destekleyip kolaylaştırarak artık bu başlığı sorunlarımız arasından neredeyse tamamen çıkardık. Karar mercilerinde kadınlarımızın varlığında gözle görülür bir artış yaşanmasını temin ettik” şeklinde konuştu.
Kadınların parlamentodaki temsil oranının yüzde 4’lerden yüzde 17’lerin üzerine yükseldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üniversitelerimizdeki öğretim elemanları arasında kadınların oranı yüzde 51’e yaklaştı. Mimarlardan avukatlara, öğretmenlerden sağlıkçılara kadar pek çok meslek dalında kadın erkek oranı büyük ölçüde dengelenmiş durumdadır. Elbette karar alma mekanizmalarında ve istihdamda kadınların temsili konusunda hâlâ arzuladığımız seviyeye ulaşabilmiş değiliz, ama katedilen mesafenin önemini de görmezden gelemeyiz. Çalışan kadınlar yanında ev kadınlarımızın da emeğine, ailelerine ve ülkemize katkılarına önem veriyoruz. Kadının, bireyden aileye, evinden iş hayatına her alandaki hak, adalet ve onur talebine aynı hassasiyetle, aynı hüsnü niyetle yaklaşıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde kadına yönelik şiddetle mücadelede tarihî bir devrim olan 6284 sayılı kanun, kapsamı ve etkinliğiyle dünyada örnek teşkil eden bir düzenlemedir. Şiddete uğrayan veya uğrama ihtimali bulunan kadınların korunması için konuk evleri açılmasından izleme merkezleri kurulmasına, psikolojik ve maddi destekten uzaklaştırma işlemlerine kadar pek çok tedbir hayata geçirilmiştir. Sadece Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri ŞÖNİM'lerden bugüne kadar 1 milyonun üzerinde vatandaşımızın yararlanmış olması, atılan adımların isabetini ve faydasını göstermeye yeterlidir. Kadına sırf cinsiyetinden dolayı uygulanan şiddeti, özellikle öldürme eylemini insan olan hiç kimse kabul etmez, edemez.”
YENİ REFORM PAKETİ
Ülkedeki kadın cinayetlerinin oran olarak Avrupa ülkelerinin çoğundan daha geride olduğunu ancak bu tür hadiseleri sıfırlayana kadar kendilerini görevlerini yapmış sayamayacaklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Nitekim bir süredir Adalet Bakanlığımız bu çerçevede yeni bir reform paketinin hazırlıklarını yürütmektedir. Taslağı üzerindeki çalışmaları biten bu paketi en kısa sürede Türkiye Büyük Millet Meclisimizin gündemine getireceğiz. Yeni düzenlemeyle artık kadına yönelik saldırılarda faillerin somut pişmanlık emaresi içermeyen hiçbir davranışı indirim nedeni olarak kabul edilmeyecektir. Sadece takım elbise giyip kravat takarak, ellerini önünde birleştirip başını yana eğerek sergilenen tiyatro vari görüntüler takdiri indirim gerekçesi olmayacaktır. Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve eziyet gibi suçlar kadına karşı işlenmişse cezalar daha da artırılacaktır. Nikâhlı veya boşanmış eşe karşı işlenen tehdit suçlarına verilecek cezaların da alt sınırı altı aydan dokuz aya çıkarılacaktır. Fiziken veya iletişim araçları vasıtasıyla yapılan ısrarlı takip eylemleri, artık cezası altı aydan iki yıla kadar hapisle sonuçlanacak bir suç olarak işlem görecektir. Belli durumlarda bu suç için tutuklama kararı da verilebilecektir. Aynı şekilde eşe veya boşanılan eşe karşı işlenen kasten yaralama suçları da katalog suç düzenlemesine dâhil edilerek tutuklama kararları kolaylaştırılacaktır. Şiddet mağduru kadınlara talep etmeleri halinde Baro tarafından ücretsiz avukat görevlendirilebilecektir. Tüm bu yeni düzenlemelerin de ülkemiz ve kadınlarımız için şimdiden hayırlı olmasını diliyorum."
“TÜRKİYE’DE KADIN HAKLARI KONUSUNDAKİ ÇİFTE STANDARDIN EN BARİZ ÖRNEĞİ 28 ŞUBAT UYGULAMASIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hafta başı 28 Şubat post modern darbesinin 25. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak Türkiye'de kadın hakları konusundaki çifte standardın en bariz örneğinin 28 Şubat uygulaması olduğunu söyledi.
Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren Batı'daki gelişmelere işaretle kadını hayatın her alanında öne çıkarma söylemiyle hareket edenlerin aslında zihinlerinin gerisinde nasıl faşist, gerici, karanlık bir dünya taşıdıklarının çeyrek asır önce 28 Şubat'ta görüldüğüne dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bunun yabancısı değiliz ve bunları da çok iyi biliriz. Bu dönemde sözde çağdaşlık adına sırf başlarını örttükleri için kız öğrencilerin eğitim-öğretim haklarını ellerinden hoyratça alan, zor kullanarak onları okullarından dışarı çıkartan zihniyet, kara bir bulut gibi ülkenin üzerine çökmüştü. Kamuda çalışan kadınları, sırf başörtüsü tercihleri yüzünden gözlerini kırpmadan kapı önüne koydular. Hatta bu uygulamayı özel sektöre kadar yaygınlaştırdılar. Evet, 28 Şubat döneminde çalışma hayatından sokağa kadar her yerde bu kirli zihniyetin gölgesine rastlamak mümkündü. İşte şimdi de 28 Şubat'ta 'Acaba 2023'te nasıl biz hükûmeti veya iktidarı ele geçiririz?' gayreti içindeler. Ama kusura bakmayın o 28 Şubat geride kaldı. O tarih oldu. Sizlere yeniden böyle bir 28 Şubat inşa ettirmeyiz. Ülkemizde kadınların en çok ayrımcılığa maruz kaldığı yıllar çağdaşlık, laiklik, irtica naralarıyla insanımızın ötekileştirildiği işte bu süreçtir."
Milletin değerleri, inancı, tarihi, kültürüyle kavgalarını, kadınlar ve erkeklerin kıyafet tercihleri üzerinden yürütenlerin foyalarının kısa sürede ortaya döküldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi bir araya geliyorlar. 'Bir şeyler yapar mıyız?' Büyüklerimizin güzel bir ifadesi var: 'Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.' Bunların durumu bu" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her girişim gibi bu sürecin de arkasından bankaları soyarak zaten kıt olan kaynaklarımızı yağmalayarak, yerli ve millî her girişimin üzerini örterek, ülkenin ve milletin geleceğini çalan hırsızlar çıkmıştır. Dünya ekonomik büyüme ve sosyal refah yolunda dev adımlarla ilerlerken, Türkiye'nin ardı ardına yaşadığı siyasi ve ekonomik krizlerin ülkeye ne kadar ağır maliyeti olduğunu biz 20 yıllık hükûmetlerimiz döneminde daha iyi gördük. Ülkemizin potansiyelini harekete geçirdiğimizde, imkânlarını ortaya çıkardığımızda, kaynaklarını eser ve hizmet üretmek için kullandığımızda, kısa sürede cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanları beşe, ona katlayan işler gerçekleştirdiğimize şahit olduk. Eğitimde bunu yaptık. Sağlıkta bunu yaptık. Ulaşımda bunu yaptık. Adalette bunu yaptık. Emniyette bunu yaptık. Dış politikada bunu yaptık. Tarımda bunu yaptık ve bunu yapmaya da devam ediyoruz."
“HİÇBİR AYRIMCILIĞA VE ADALETSİZLİĞE RIZA GÖSTERMEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların toplumda, çalışmada, siyasette, evde ve hayatın her alanında haklarını adilce kullanabildiklerinde ülkeye ne kadar büyük katkıları olabileceğinin de bu dönemin kazanımlarından biri olduğuna dikkati çekti.
"Ne zihnen ne kalben bu gelişmeleri içselleştiremediği hâlde sırf demokratik görünmek, her kesime açık olduğu intibaını vermek için kürsülerde atıp tutanların kendilerini azıcık rahat hissettikleri anda gerçek yüzlerini nasıl ortaya döktüklerinin örneklerini en iyi sizler biliyorsunuz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kadınların sadece inançlarına değil bizatihi varlıklarına saygı duymayanlar, onları istismar edecek bir meta olarak görenler, hangi süslü kavramların arkasına sığınırlarsa sığınsınlar bu süfli taraflarını açığa vurmaktan kurtulamıyorlar. Ülkenin güya ikinci büyük partisinin kendi içinde yaşanan, çoğunun da mağduru kadın olan onca taciz, tecavüz, arsızlık, hırsızlık vakasını ısrarla görmezden duymazdan gelmesi, en başta kadınlara karşı yapılmış bir saygısızlıktır. Allah göstermesin, bu skandallardan herhangi biri bizim partimizde yaşanmış olsaydı, maruz kalacağımız ithamların şiddetini tahayyül bile etmek istemiyorum. Ama öteki partinin mensupları olunca nedense başka zamanlarda bu konularda yeri göğü inleten kesimlerin aklına kadın hakları da gelmiyor, adalet de gelmiyor, haysiyet de gelmiyor, dürüstlük de gelmiyor. Nerede bu kadın dernekleri? Niye bunlar meydana çıkmazlar? Niçin görünmezler? İlla kendi sulplerinden mi olacak? İlla kendi zihniyetlerinden mi olacak? İnsan olmak yetmiyor mu? Kadın olmak yetmiyor mu? Niçin gitmiyorsunuz adalet saraylarının önlerine? Niçin oralarda görünmüyorsunuz? Görünmezler. Çünkü onların bu nokta cibilliyetleri bozuktur."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başak Cengiz cinayetini hatırlatarak, "İşte Başak Cengiz'de bunları gördük. Çıktılar mı ortaya? Çıkmadılar, çıkmazlar. Neden? Çünkü sulpleri birbirine uymuyor. Bunların derdi insanı, kadını, erdemli davranışları savunmak değil, kendi sapkın ideolojilerine ve kısır çıkarlarına zemin hazırlamaktır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de kadınların haklarını, hukuklarını, onurlarını koruma mücadelesinin en büyük ve en samimi savunucusu, destekçisi, geliştiricisi olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz kadın erkek her bireyi Allah için sevdiğimizden, insanlar arasında hiçbir ayrımcılığa, hiçbir zulme, hiçbir adaletsizliğe rıza göstermeyiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da 85 milyon vatandaşımızın her birine ülkenin ve devletin tüm imkânlarıyla hizmet etmeyi sürdüreceğiz. KADEM'in bu doğrultuda yürüteceği her çalışmayı desteklemeye memnuniyetle devam edeceğiz" diye konuştu.
Bugüne kadar KADEM çatısı altında görev yapan tüm yöneticilere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel kurulda görevlerini sürdürecek ve yeni görev üstlenecekleri tebrik ederek, "Rabbim yar ve yardımcımız olsun" dedi.
Yorum Yazın