Koku uyarımının bellek fonksiyonlarını olumlu olarak artırdığı ve bu nedenle koku uyarım tedavilerinin geliştiğini ifade eden uzmanlar, demans ya da Parkinson gibi bellek fonksiyon bozukluklarının bazılarında bellek bozulmadan önce koku fonksiyonlarının bozulduğunu söylüyor. Koku ve bellek ilişkisinin bilimden çok daha önce edebiyatta kendini gösterdiğini dile getiren Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Gül Eryılmaz, Marcel Proust’un ‘Kayıp Zamanın İzinde’ eserinin insan belleğinin beyindeki kaynağı ve işleyişi hakkında henüz bir şey bilinmezken nörobilime ışık tuttuğunu anlattı.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Gül Eryılmaz, koku ve bellek ilişkisi hakkında bilgi verdi.
Koku duyusunun bellek üzerine etkisi olduğunun bilimsel olarak gösterildiğini ifade eden Prof. Dr. Gül Eryılmaz, “Koku uyarımının bellek fonksiyonlarını, dikkat becerilerini olumlu olarak artırdığı ve bu nedenle koku uyarım tedavilerinin geliştiğini biliyoruz. Diğer yandan demans ya da Parkinson gibi bellek fonksiyon bozukluklarının bazılarında bellek bozulmadan önce koku fonksiyonları bozulmaktadır. Bu da koku ile belleğin yakın ilişkisi olduğunu göstermektedir.” dedi.
Koku ve bellek ilişkisi bilimden çok daha önce edebiyatta kendini gösterdi
Bu ilişki aslında bilimden çok daha önce edebiyatta kendini gösterdiğini dile getiren Prof. Dr. Gül Eryılmaz, Marcel Proust’un ‘Kayıp Zamanın İzinde’ eserinden şu alıntı yaptı:
“Ama içinde kek kırıntıları bulunan çay damağıma değdiği anda irkilerek, içimde olup biten olağanüstü şeye dikkat kesildim. Sebebi hakkında en ufak bir fikre bile sahip olmadığım, soyutlanmış, harikulade bir haz, benliğimi sarmıştı. Bir anda, hayatın dertlerini önemsiz, felaketlerini zararsız, kısalığımı boş kılmış, aşkla aynı yöntemi izleyerek, benliğimi değerli bir özle doldurmuştu; daha doğrusu, bu öz, benliğimde değildi, benliğimin ta kendisiydi. Kendimi vasat, sıradan ve ölümlü hissetmiyordum artık. Bu yoğun mutluluk nereden gelmiş olabilirdi bana? Çayın ve kekin tadıyla bir bağlantısı olduğunu, ama onu kat kat aştığım, farklı bir niteliği olması gerektiğini seziyordum. Nereden geliyordu? Anlamı neydi? Nerede yakalanabilirdi?”
1914 tarihli bu eserin 20. yüzyılın başlarında insan belleğinin beyindeki kaynağı ve işleyişi hakkında henüz bir şey bilinmezken nörobilime ışık tuttuğunu anlatan Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Gül Eryılmaz, “Unutmamak gerekir ki sanat daima bilimin önündedir.” dedi.
Nane ve karanfil kokusu dikkatin artırılmasında etkili
Özellikle kesin kokulardan nane, limon çiçeği, ıtır, karanfil kokusu ile dikkatin artırılmasına dair çalışmaların giderek arttığını kaydeden Prof. Dr. Gül Eryılmaz, “Neden gündelik hayat içindeki sıradan duyu izlenimlerinden bazıları bellek haline bile dönüşmezken, diğer bazıları çok özel anıları canlandırabiliyor?” sorusuna ilişkin de, “Bu alanda yapılan çalışmalarda, koku ve tat uyaranları geçmişe yönelik belleği uyarma güçleri bakımından görsel ve sözel uyaranlara göre daha etkileyici duyu biçimleri olarak bulunmuştur. İşte bu yüzden koku uyarımının bellekle yakın ilişkisi vardır. Bellek ile kurulan yakın ilişki de psikoloji ile ilgilidir. Kişinin psikolojisi tat ya da koku üzerinden etkilenilir.” dedi.
Günde 2 defa 10 dakika koku ile uyarım yapılıyor
Prof. Dr. Gül Eryılmaz, psikolojik terapilerde tat veya koku duyularının nasıl kullanıldığına ilişkin “Belli keskin kokular beyin uyarımı yapabilir. Bu uyarımın özellikle dikkat ve belleğe etki ettiğini biliyoruz. Günde 2 defa, sabah ve akşam 10 dakika uyarım yapılıyor.” dedi.
Kokular veya tatların insanlarda hangi duygusal tepkileri tetiklediğine yönelik de Prof. Dr. Gül Eryılmaz, “Kokular ve tatlar beyinin uzantısı gibi kabul edilebilir. Bu duyuların uyarımının beyinde limbik sistemi ve dikkat merkezini uyarabileceği biliniyor.” şeklinde sözlerini tamamladı
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın