Milli Eğitim Bakanlığı'nın 20. Milli Eğitim Şurası’nın ana teması olarak belirlediği “eğitimde fırsat eşitliği”nin aynı zamanda liyakatlı, üretken, farklı düşünebilen, geleceğe dair hayalleri ve hedefleri olan eğitim yöneticileri ile sağlanabileceğini söyledi.
Eğitimde fırsat eşitliğinin temelinde yetkin ve vizyoner yönetici, sahayla işbirliği halinde olan yönetici, öğretmenler odasının ve sınıfın ihtiyaçlarını bilen, oraya dokunabilen yöneticilerin olduğunu da belirten Geylan, "Eğitimde fırsat eşitliği isteniyorsa aşil tendonlarına keyfiyet zemini sunmak yerine, çalışma huzurunu tesis edecek ve çalışanların motivasyonuna katkı sağlayacak adaletli yönetim anlayışı hakim kılınmalıdır" dedi.
Genel Başkan Geylan, Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’e çağrıda bulunarak, eğitim yönetiminde liyakat problemini Şura gündemine dahil etmesi istedi.
Genel Başkan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Milli Eğitim Bakanlığı, uzun bir aradan sonra 1-3 Aralık 2021 tarihinde 20. Milli Eğitim Şurası’nı topluyor.
Bilindiği gibi şuralar MEB’in en üst danışma kurulu niteliğini taşımaktadır. Türk Eğitim-Sen olarak, şuraya bu hususun anlam derinliği ve önemi üzerinden bakmaktayız. Bakanlık başta olmak üzere tüm paydaşların da aynı anlamı yüklemesi ve buna göre hazırlık yapması beklenir. Çünkü Milli Eğitim Şurası, aynı zamanda Türk milli eğitiminin geleceğine bir projeksiyon tutmakta ve adeta yol haritasını planlamaktadır. Bu itibarla şuranın duyurulması ile toplanması arasında geçen süre yeterli bir hazırlık sürecini kapsamalıdır. Eğitim, toplumun geleceğini tayin eden bir husus olması itibariyle, Milli Eğitim Şurası, her aşamasında kamuoyunun ilgisi ve takibi altında olmalıdır.
Aksi bir tutum, özensizlik, sahadan kopukluk, geleceğe yönelik hedeflerin ve heyecanın eksikliği gibi bir algıya ve sanki bir görevin savuşturulmasına yönelik uygulama izlenime yol açabilecektir.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, ülkemizin geleceği olan eğitimimize mefkûre ve yol haritası belirleyecek olan milli eğitim şurasının çok özenli bir çaba ile yol almasıdır. Eğitim sürecimizin en önemli faaliyeti olan Milli Eğitim Şurası’nın sıradanlaştırılması hedeflerimizin heba edilmesi demektir ki, bunun vebalini başta siyaset kurumu olmak üzere sorumluluk sahibi hiçkimse taşıyamaz.
Bir diğer önemli husus da 20. Milli Eğitim Şurası tamamlanırken 21. Şura’nın tarihinin de belirlenerek açıklanmasıdır. Böylece bundan sonra hem şuraların aksaması engellenmiş olacak hem de Milli Eğitim Şurası gibi hayati bir etkinlik bir iki aylık kısa bir süreye mahkum bırakılmamış olacaktır.
20. Milli Eğitim Şura’sının gündemi, Eğitimde Fırsat Eşitliği başlığı altında; Temel Eğitimde Fırsat Eşitliği, Mesleki Eğitimin İyileştirilmesi ve Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi olarak belirlendi. Ancak biliyoruz ki, eğitimin güncel gündemini işgal eden bir çok konu Şura gündemine dahil edilebilecektir. Salgın döneminde hızlanarak hayatımıza giren hibrit eğitim, dijital eğitime dair alt yapının güçlendirilmesi, öğretmen istihdamı, kademeler arası geçiş sorunları, eğitim-istihdam meselesi gibi bir çok öncelikli konu bunlardan bazılarıdır.
Bu noktada özellikle; Türk Eğitim Sen olarak 02/09/2021 tarihinde sosyal medya üzerinden başlattığımız “20.Milli Eğitim Şurası Gündeminde Ne Olmalıdır” konulu anketimizde % 59 oranla açık arayla öne çıkan ‘Eğitim Yönetiminde Liyakat’ başlığını MEB yetkililerinin dikkatine sunuyoruz. Bu mesajın iyi okunması ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
MEB yönetimi şunu unutmamalıdır ki, eğitimin girdisi ve çıktısı insandır. İnsana yatırım yapmayı unuttuğunuz an yapacağınız diğer tüm yatırımlar anlamsız kalacaktır. Liyakat, elbetteki her alanda önemlidir ama eğitimde hayatidir. Bakanlığın 20. Milli Eğitim Şurası’nın ana teması olarak belirlediği “eğitimde fırsat eşitliği” aynı zamanda liyakatlı, üretken, farklı düşünebilen, geleceğe dair hayalleri ve hedefleri olan eğitim yöneticileri ile sağlanabilecektir.
Hiç şüphe yoktur ki, eğitimde fırsat eşitliği/eşitsizliği bina ve sayı anlayışından kurtulmalıdır. Eğitimde fırsat eşitliğinin temelinde yetkin ve vizyoner yönetici, sahayla işbirliği halinde olan yönetici, öğretmenler odasının ve sınıfın ihtiyaçlarını bilen, oraya dokunabilen yönetici vardır. Eğitimde fırsat eşitliği isteniyorsa “Aşil tendonlarına” keyfiyet zemini sunmak yerine, çalışma huzurunu tesis edecek ve çalışanların motivasyonuna katkı sağlayacak adaletli yönetim anlayışı hakim kılınmalıdır. Bunun için de okul yöneticisinden Bakanlık üst yönetimine kadar tüm yönetim kademesinin ehliyet esasına göre tanzim edilmesi şarttır.
Sorumluluk makamındaki herkese çağrımız; kurumlarımızın idaresini “Benden olanlar-olmayanlar” sapkınlığındaki çetevari dışarıdan yapıların tahakkümünden kurtarmak gayesiyle, liyakati esas alan ve hakkaniyet zemininde yürütülen süreçlerle eğitim yönetiminin oluşturulmasıdır. İşte bunun gerçekleştirilmesi için yapılması gerekenler 20. Milli Eğitim Şurası gündemine mutlaka alınmalı ve açık şekilde ortaya konulmalıdır. Şurayla birlikte artık yeni bir sayfa açılmalı, MEB teşkilatları ehil yönetici atayamama ayıbından kurtarılmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı olarak eğitime dair plan, proje ve programlarınızı en kamil şekilde kurgulayabilir, uygulamaya dönük alt yapınızı hazırlayabilir, yol haritanızı oluşturabilirsiniz. Ancak tüm bunları algılayacak, içselleştirecek ve ortaya koyduğunuz vizyona mütenasip pozisyon alacak liyakatli yönetici kadrosunu kuramamışsanız bunların bir kıymeti ve anlamı olmayacaktır. Liyakatli yönetici meselesi, eğitim sürecimizin ilk düğmesidir. İlk düğme doğru iliklenmez ise sonraki doğruların değeri ve anlamı kalmayacaktır.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’e çağrıda bulunuyor ve eğitim yönetiminde liyakat problemini Şura gündemine dahil etmesi istiyoruz.
13-18 Temmuz 2021 tarihlerinde 2. Maarif Kongresi’ni toplayarak eğitimin her kademesine dair kapsamlı çalışmalar ortaya koymuş olan Türk Eğitim Sen olarak, 20. Milli Eğitim Şurası’na her türlü katkıyı sunacağımızı ifade ediyor ve şuranın Türk Milli Eğitimi’nin geleceği için hayırlı ve başarılı sonuçlara vesile olmasını temenni ediyoruz.
Yorum Yazın