Memur-Sen 7. Büyük Türkiye Buluşması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, Memur-Sen Yönetim Kurulu, bağlı sendikaların genel başkanları ve yönetim kurulu üyeleri, il temsilcileri, şube başkanları, genç, emekli, kadın ve engelli komisyonu yöneticilerinin katılımıyla İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Erdoğan: Memur-Sen ülkemizi ilgilendiren her kritik hadisede onurlu, dirayetli, demokratik bir tavır takınmıştır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Memur-Sen’in kurucu genel başkanı, fikir, dava, aksiyon ve gönül adamı, şair ve mütefekkir Mehmet Akif İnan’ı rahmetle yâd ederek başladığı konuşmasında, İnan’ın ‘Kim demiş her şeyin bitişi ölüm/ Destanlar yayılır mezarımızdan’ derken bugünleri anlattığını ifade ederek, “Akif İnan’ın en önemli eseri olan Memur-Sen, bugün 1 milyon 50 bine ulaşan üye sayısıyla ülkemizin en büyük konfederasyonu olarak büyük ve güçlü Türkiye davamıza omuz veriyor. Vefatının üzerinden geçen 20 yıla rağmen İnan’ın mütevazı imkânlarla kurduğu müesseseler, aziz milletimizle birlikte tüm emekçilere, mazlumlara, mağdurlara hizmet etmeyi sürdürüyor. Memur-Sen kamu görevlilerimizin haklarını savunmanın yanında Akif İnan’ın çizdiği çerçevede, ülkemizde ve tüm dünyada hakkın, adaletin, merhametin, özgürlüklerin gür sesi oluyor. İnsanı ve insan onurunu esas alan özgün bir sendikacılık anlayışıyla bu çatı altında yürütülen çalışmalar elbette her türlü takdirin üzerindedir. İdeolojik sendikacılıkla arasına mesafe koyan Memur-Sen, millî iradenin güçlendirilmesi yönünde atılan her türlü adıma da destek vermiştir” dedi.
Memur-Sen’in 28 Şubat başta olmak üzere darbe ve vesayete dönük tüm teşebbüslerin karşısında dik bir duruş sergilediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “27 Nisan bildirisinden 367 garabetine, Gezi olaylarından 17-25 Aralık girişimine, 15 Temmuz ihanetinden 16 Nisan referandumuna kadar ülkemizi, milletimizi, istiklalimizi, istikbalimizi ilgilendiren her kritik hadisede Memur-Sen onurlu, dirayetli, demokratik bir tavır takınmıştır. Son 19 yılda vesayetçi sisteme, cuntalara, ihanet çetelerine ve terör örgütlerine karşı verdiğimiz zorlu mücadelede dağ gibi yanımızda duran Memur-Sen’e, Memur-Sen’in siz yürekli mensuplarına burada bir kez daha şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Kamu görevlilerinin elde ettiği birçok kazanımın altında Memur-Sen’in de imzası bulunduğunu dile getiren Erdoğan, Memur-Sen’in kardeş coğrafyalarda sendikal hareketlerin güçlenmesi amacıyla yaptığı çalışmaları da memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. Türkiye’nin kamu sendikacılığı alanındaki birikimini ve tecrübesini tüm dünyayla paylaştığı için de Memur-Sen’i tebrik eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Milletimizin koronavirüs salgınıyla mücadelesine verdiğiniz destek için de sizlere ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Önümüzdeki dönemde de merhum Akif İnan’ın temellerini attığı, rotasını belirlediği, hayatıyla bizzat örnek olduğu şekilde güçlenerek yolunuza devam edeceğinize inanıyorum. Buradaki dostlarımızın hemen hepsi Türkiye’nin 19 yıl önceki hâlini gayet iyi hatırlıyor. Çoğu arkadaşımız 28 Şubat döneminin meşum günlerini ya memur ya öğretmen ya da üniversite öğrencisi olarak bizzat tecrübe etti. Aramızda sakalından dolayı tahkikata uğrayanlar, başörtüsünden dolayı okulundan atılanlar, fikirlerinden dolayı soruşturma geçirenler, kimliğinden dolayı sürgüne gönderilenler oldu. İrtica ile mücadele kılıfı altında aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu yaklaşık 6 milyon insanımız vesayetçiler tarafından fişlendi. Sadece Millî Eğitim’de 33 bin öğretmen disiplin soruşturmasına uğrarken, 11 bin 890 öğretmen disiplin cezası aldı. 11 bin öğretmen de istifa etti. Devlet kurumlarında çalışan tüm başörtülü hanım kardeşlerimiz, inançları ile meslekleri arasında tercih yapmaya zorlandı. Bürokrasinin yanında ekonomiden siyasete, sivil toplumdan günlük hayata kadar her alanda milletimiz çok ağır baskılarla, maddi-manevi kayıplarla karşılaştı. Milletin inancıyla, değerleriyle, kültürüyle kavgalı darbeci zihniyet Türkiye ekonomisine 300 milyar doların üzerinde zarar verdi. Bu rakam, vesayetin millete sadece ekonomide bıraktığı faturadır, ülkenin geri kalma pahasına vesayete arka çıkanların verdiği zararların hesabının tutulması ise mümkün değildir.”
Kamu görevlilerine parmak sallayan güçlü Türkiye inşa edemez
CHP ve HDP belediyelerinin sendikal baskılarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaptıkları kepazeliği de utanmadan, milletin yüzüne bakarak, en yetkili ağızlardan itiraf ettiler. Kendileriyle aynı ideolojik çizgidekiler dışında hiçbir sendikanın, hiçbir gönüllü kuruluşun etki alanlarında faaliyet yürütmesine izin vermediler. İşçinin, emekçinin, memurun hakkını savunacak, hukuksuzluğa karşı çıkacak, bunların zulümlerine ‘dur’ diyecek hiçbir yapının yanlarında, yörelerinde varlık göstermesine imkân tanımadılar. Sendikal hareketler gibi siyaset de cesaret, yürek, aşk ve sevda işidir. Sendikacılık gibi siyaset de ancak ülkeye ve millete hizmet gayesiyle yapılırsa anlamlıdır. Ataların dediği gibi ‘Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.’ Sadece eski Türkiye sözü verenlerin ne bu ülkeye ne bu millete ne de kamu görevlilerine herhangi bir hayrı dokunamaz. Memurları tehdit eden, kamu görevlisine parmak sallayan, kendinden olmayanı dışlayanlarla büyük ve güçlü Türkiye inşa edilemez. Yabancı büyükelçiliklerini ağlama duvarına çevirenlerin bırakın Türk demokrasisini, kendi partilerine bile faydası dokunmaz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilere ve devlet korumasında yetişen kişilere verilen kamuda istihdam hakkının düzenli bir şekilde işletilmesini temin ettiklerine dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Bu kapsamda öğretmenlerimiz başta olmak üzere personelimizin önemli bir kısmını kapsayan 3600 ek gösterge meselesini önümüzdeki yılın sonuna kadar çözüme kavuşturmayı planlıyoruz. Memur-Sen’in bu konunun neticelendirilmesi hususunda gösterdiği gayretin yakın şahidiyiz. Gerçi bizim yıllar önce sözünü verdiğimiz ve hazırlıklarını başlattığımız 3600 ek gösterge meselesini sahiplenmeye çalışan CHP gibi fırsatçılar olduğunu da görüyoruz. Neyse ki milletimizin ve kamu görevlilerimizin hafıza kayıtlarında bunların hepsi de mevcuttur. İnşallah bundan sonra da Memur-Sen ile iş birliği ve dayanışma hâlinde kamu görevlilerimizin durumlarını iyileştirmeye devam edeceğiz. Hiçbir ayrım yapmadan, kimseyi ötekileştirmeden, herkesin huzuru ve refahı için çalışmayı sürdüreceğiz. Bunu da son 19 yıldır olduğu gibi yine hep beraber, omuz omuza vererek gerçekleştireceğiz. Tehdit dilini siyasetlerinin öznesi hâline getirenlerin bu ülkenin memurunu, öğretmenini, polisini, hâkimini, savcısını, bürokratını rahatsız ve huzursuz etmesine asla izin vermeyiz. Biz bu makamda olduğumuz müddetçe Allah’ın izniyle kimse sizin kılınıza dahi dokunamaz. Yeter ki siz çalışın, üretin, ülkemize ve milletimize aşkla hizmet edin. Yeter ki siz görevinizi hakkıyla yerine getirmenin çabasını verin. Yeter ki siz büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası hedefinden sapmayın. Gerisi sadece lafügüzaftır, teneke gürültüsünden ibarettir. Biz Memur-Sen’e ve onun hükmi şahsiyetinde tüm kamu görevlilerimize güveniyoruz.”
Bilgin: 3600’ü Ocak ayında TBMM’ye getireceğiz
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 3600 ek gösterge meselesini toplu sözleşmede bir temenni olarak çıkarıp karara bağladıklarını ifade ederek, “Onun üzerinde çalışıyoruz. İnşallah sonuçlandırmak üzereyiz, Ocak ayında TBMM’ye getireceğiz” dedi. Geçmişteki yanlışların Türk ekonomisini dışa bağımlı hâle getirdiğini belirten Bilgin, “Enflasyon, devalüasyon ve döviz krizleri ithal ikamesi modelin yanlışlığının sonucudur. Türkiye ile birlikte ithal ikamesi sistemine başlayan Asya Kaplanı ülkeler başarılı oldu ancak Türkiye başarısız oldu. Başarısızlığın iki kaynağı var. Biri IMF ve Dünya Bankası perspektifi ile birlikte ekonomiyi yönetmeye kalktık. O da Türk ekonomisini Batı’ya, ABD ve Avrupa’ya bağımlı hâle getirmiştir. Son 20 yılda değişen şey bu olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yerli kalkınmaya dayalı bir büyüme modeline geçilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tarihte bir dönüşüm yaşandı geçen hafta. Türk Devletleri iş birliğini ifade eden örgüt kuruldu. Bütün bunlar Türkiye’nin sadece Suriye’de, sadece Akdeniz’de değil, bütün bu coğrafyada barışı temsil eden ama kalkınma sürecinde de büyüyen bir ekonomiyle barışı temsil eden bir ülke olduğunu gösteriyor. Bugün dünyanın en hızlı büyüyen iki ülkesinden birisiyiz. İki çeyrekte böyleydi, üçüncü çeyrek de de beklentiler böyle. Yıl sonu itibarıyla da yüzde 10 büyüyeceğimizi tahmin ediyoruz” diye konuştu.
Yalçın: Beş kıtada antiemperyalist duruşumuzu ortaya koyduk
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen’in kendini sadece bir emek hareketi olarak görmediğinin altını çizerek, “Evet, biz emek örgütüyüz. Evet, biz kamu görevlilerinin haklarını koruyan, artıran, çalışma şartlarını, özlük haklarını insan onuruyla bağdaştırmak için ter akıtan, ülkemizin erdemli sendikal aklıyız. Ama biz aynı zamanda milletin, ümmetin, insanlığın derdiyle dertlenmeyi emek mücadelesinden ayırmayan bir hareketiz. İnsanı ve insanlığı felaha, refaha ve huzura kavuşturmayı vazife bilen soylu bir sendikal hareketiz” şeklinde konuştu.
Memur-Sen’in krizlerin ve salgının hayatı etkilediği bir süreçte de ilkelerinden taviz vermeden hayatın her alanına dokunmaya devam ettiğini belirten Yalçın, şöyle devam etti: “Çünkü biz dünyaya söyleyecek sözümüzün olduğuna inanmış bir örgütüz. Bu söz öyle etkili bir söz ki, bugün dünyayı kasıp kavuran adaletsizliklere, sömürüye karşı adaleti, hürriyeti bütün insanlık için talep etmektedir. Mücadelemizi soylu bulmamızın nedeni budur. Memur-Sen, zalimlere karşı direnişin merkezi, mazlumlar için diriliş nefesidir. Bize çağın erdemlileri vasfını kazandıran, vefa elbisesiyle yol aldıran budur.”
Memur-Sen’in sendikacılıkta küresel bir aktör olduğunu dile getiren Yalçın, şunları kaydetti: “Kanlı masalarda, kirli kavramlarla, köhnemiş teorilerle oluşturulan stratejileri ortaya koyduk, ifşa ettik! Neo-liberalizmin bir avuç azınlığın çıkarını koruyan bir düzen kurduğunu, sorunun kaynakların kıt olması değil, bir avuç sermayedarın kirli arzuları olduğunu her zeminde söyledik. ILO kürsülerinden de haykırdık bunu, diğer uluslararası toplantılarda da. 5 kıtada antiemperyalist duruşumuzu ortaya koyduk! Dedik ki gelin ‘Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul’ düzenini ortadan kaldıralım, bütün insanlığın iyiliğine ‘adil bir dünya’ için çalışalım.”
“Onlarca ülkeye genç sendikacılar yetiştiren bir Memur-Sen var. Dünya emek mücadelesinde artık Memur-Sen’in sözü merak ediliyor” diyen Yalçın, “Bazı oligarşik yapılar Memur-Sen’e düşmanca yaklaşımlarda bulunarak engellemeye çalışmaktadır. Uluslararası medyanın manipülasyonlarını emek düzleminde bozduk. Eğip bükmeden, bütün gerçekleri dostlarımızla paylaştık. Dünyanın dört bir yanında Memur-Sen’in dostları, gönüllü temsilcileri var artık. Afrika’dan Asya’ya, Latin Amerika’dan Balkanlar’a Memur-Sen’le ilişkileri geliştiren emek örgütleri var. Bu, Memur-Sen’in özgül ağırlığıdır. Bu, Memur-Sen’in vizyonudur, ufkudur, kapasitesidir” ifadelerini kullandı.
İslam coğrafyasında gözyaşının hâkim olduğunu vurgulayan Yalçın, şunları söyledi: “Türkiye’nin yükü de, bizim yükümüz de ağır. Biz Anadolu’nun derinlerine sinmiş medeniyet ruhunun mücessem hâliyiz. Biz kaderimizi milletin, ümmetin kaderine bağladık. Biz ‘Türkiye sadece Türkiye’den ibaret değildir’ hakikatinin farkındayız. O yüzden ümmet coğrafyamızda yaşanan her sorunu kendi sorunumuz biliyor, onun için kendimiz millet, derdimiz millet, yükümüz yeniden güçlü medeniyet diyoruz.”
Her kazanımın altında teşkilatımızın imzası var
6. Dönem Toplu Sözleşme’ye de değinen Yalçın, “Birçok açıdan ilkleri içinde barındıran 6. Dönem Toplu Sözleşme süreci, kronikleşen bazı sorunların da çözülmesinin zeminini oluşturdu. İlk günden bu yana her işimizi istişareyle gördük. 11 hizmet kolunun yetkilisi bağlı sendikalarımızla birlikte 6. Dönem Toplu Sözleşme’ye de sahadan masaya, talepten teklife, üyeden genel merkeze anlayışıyla hazırlıklarımızı yaptık. Sesimizi duyurmak, kararlılığımızı göstermek için Ankara Anadolu Meydanı’nda son çeyrek asrın en büyük sendikal eylemini gerçekleştirdik. 10 binler, 81 vilayetten akın akın Ankara’ya geldiler. Sağlam bir organizasyon, güçlü bir motivasyon ile teşkilat olarak muazzam bir iş çıkardık. Sesimiz o gün bütün bariyerleri, bütün yüksek duvarları aşarak kamu işverenine, hükûmete, cumhurbaşkanına ulaştı. O gün 10 binlerce Memur-Senli, Anadolu Meydanı’na imzasını attı, emek tarihine mührünü bastı. 6. Dönem Toplu Sözleşme, bundan önceki toplu sözleşmeyle kıyaslandığında toplu sözleşme tarihinin en çok hüküm barındıran, en çok kazanım üretilen, oransal artışlar yönüyle dönemlik, yıllık ve kümülatif bazda en yüksek oranı içeren, konu yönüyle en geniş kapsama sahip, özne yönüyle en büyük kitleyi memnun eden sözleşmesi olarak tarihe geçmiştir. 3600 ek gösterge vaatten icraata dönüşecek, sözleşmelinin de yüzü gülecek. Bu da örgütlülüğümüzün bereketiyle olacak. 3600 ve sözleşmeliler, toplu sözleşmenin ‘konusu’ olmaz demişlerdi, Memur-Sen toplu sözleşmenin ‘maddesi’ yaptı. Memur-Sen’in toplu sözleşme masasında ürettiği kazanım sayısı 350’yi buldu. Toplu sözleşme, KPDK, KİK ve hukuki kazanımlar olmak üzere bütün kazanımlarımızın sayısı ise 802… Bu devasa bir rakamdır ve her bir kazanımın ardında bu teşkilatın kararlılığı, fedakârlığı, alın teri, mücadelesi var” değerlendirmesinde bulundu.
Memur-Sen olarak yeni başarıların ve dönüşümlerin peşinde olduklarını söyleyen Yalçın, hem kamu görevlileri sendikacılığında değişiklikler yapmak hem de kamu görevlilerinin refahını artırmak için daha çok çalışmak gerektiğini kaydederek, 3600 ek gösterge ve sözleşmeliler konusunun çözüme kavuşturulması, 4688 sayılı Kanun’un değişmesi; ehliyet, liyakat ve kariyer sisteminin eksiksiz bir şekilde tesis edilmesi, bayram ikramiyesinin tüm kamu görevlilerine verilmesi, kılık ve kıyafet dayatmasının son bulması, vergi matrahlarının yeniden düzenlenmesi, Anayasa değişikliği gibi konularda Memur-Sen’in daha fazla çaba göstereceğini sözlerine ekledi.
Yorum Yazın