Yaş ya da cinsiyet gibi herhangi bir ayrım gözetmeden toplumun tamamı için potansiyel bir risk oluşturan omurilik hasarı veya yaralanması hasarın yeri ve dağılımına bağlı olarak ciddi nörolojik sonuçlara yol açabiliyor. Trafik kazalarından ateşli hastalıklara, enfeksiyonlardan travmatik olaylara kadar birçok durumun bu sorunun ortaya çıkmasına neden olabileceğine dikkat çeken Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı Dr. Öğr. Ü. Kübra Neslihan Kurt Oktay, “Unutmamamız gereken en önemli nokta omurilik yaralanmalarının sadece kötü şans sonucu meydana gelmediğidir! Gerekli tedbirleri alarak bu tür yaralanmaların birçoğunun önlenebileceği unutulmamalıdır.” diye konuştu.
Yaş ya da cinsiyet gibi herhangi bir ayrım gözetmeden toplumun tamamı için potansiyel bir risk oluşturan omurilik hasarı veya yaralanması hasarın yeri ve dağılımına bağlı olarak ciddi nörolojik sonuçlara yol açabiliyor. Trafik kazalarından ateşli hastalıklara, enfeksiyonlardan travmatik olaylara kadar birçok durumun bu sorunun ortaya çıkmasına neden olabileceğine dikkat çeken Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı Dr. Öğr. Ü. Kübra Neslihan Kurt Oktay, “Unutmamamız gereken en önemli nokta omurilik yaralanmalarının sadece kötü şans sonucu meydana gelmediğidir! Gerekli tedbirleri alarak bu tür yaralanmaların birçoğunun önlenebileceği unutulmamalıdır.” diye konuştu.
Omurilik hasarı, vücutta duyusal ve motor işlevlerin kaybına neden olabilen ve hastanın yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyebilen bir durum. Omurilik yaralanmalarını hayatları kökten değiştiren trajik olaylar olarak tanımlayan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Neslihan Kurt Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Omurilik, vücudumuzun her tarafıyla beyin arasında çift yönlü iletişim sağlayan bir yol olarak görev sağlar. Vücutta meydana gelen duyusal bilgileri beyne iletir ve beyinden gelen komutları da vücuda ileterek hareket etmemizi sağlar. Motor işlevler (kas hareketleri gibi), duysal işlevler (ağrı, dokunma, sıcaklık hissi gibi) gibi sinir yollarını içeren bu önemli yolda bir hasar olması durumunda, tutulan bölgeye göre değişen ağırlıkta ve yaygınlıkta vücutta duyu veya kas gücü kayıpları gibi nörolojik fonksiyon kayıplarına neden olur. Yaralanma sonucunda ortaya çıkan felç sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel, sosyal, cinsel, mesleki ve ekonomik açıdan da büyük zorluklara yol açar. Bir omurilik felci geçiren kişi, hayatının her anında yeni engellerle karşılaşabilir ve sürekli destek gerekebilir.”
OMURİLİK YARALANMASINDA BU FAKTÖRLER RİSKİ ARTIRIYOR
Omurilik yaralanması için kaza ya da travmalara açık bazı meslekler ya da bazı hastalıkların varlığı gibi etkenlerin riski arttırabildiğini hatırlatan Dr. Öğr. Ü. Neslihan Kurt Oktay konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Omurilik hasarının dünyada en sık görülen nedenleri arasında travmalar olup motorlu araç kazaları ilk sırada yer almaktadır. Trafik kazaları, düşmeler ve ateşli silah yaralanmaları omurilikte en fazla hasar yaratan nedenlerdir. Bunun yanısıra yüksekten düşmeler, güreş, buz hokeyi gibi bazı yakın temas sporları da risk yaratabilir. Bu tür travmatik olaylar, omuriliğe doğrudan darbe veya baskı uygulayarak hasara yol açabilir ve nörolojik kayıplara neden olabilir. Ayrıca, osteoporoz gibi kemikleri zayıf ve kırılgan olan kişiler düşme veya hafif bir travma sonucu omurilik yaralanmasına yol açabilen omurga kırıkları yaşayabilirler. Bunun yanı sıra omurilik bölgesindeki damar tıkanıkları, enfeksiyonlar, romatizmal ve bağ doku hastalıkları, tümör gibi yer kaplayan lezyonlar, gelişimsel anormallikler de bu bölgede hasara neden olabilir. Parkinson hastalığı veya Multipl Skleroz gibi nörodejeneratif hastalıklar omuriliği etkileyebilir ve yaralanma riskini arttırabilir. Bu tür tıbbi durumlarla başa çıkmak ve omurilik yaralanmalarını önlemek için uygun tıbbi bakım ve tedavi önemlidir. Ayrıca bu tür durumları olan kişilerin düşme ve travma riskini azaltmak için dikkatli olmaları ve uygun önlemleri almaları önemlidir.”
NEDENE BAĞLI OLARAK HASARIN ŞİDDETİ ARTIYOR
Omurilik yaralanmasının şiddetinin yaralanmanın türüne, konumuna ve ciddiyetine bağlı olarak değişebileceğini anlatan Dr. Öğr. Ü. Kurt Oktay, tam omurilik yaralanmaları ve kısmi omurilik yaralanmaları ve ortaya çıkabilecek sorunlarla ilgili şu bilgileri verdi: “Bu yaralanma tipleri, omurilikteki hasarın yaygınlığına ve etkilediği bölgeye göre farklı derecelerde hastalık şiddeti ve vücut felcine neden olur. Tam omurilik yaralanması, omuriliğin tamamen kesildiği veya ciddi şekilde hasar gördüğü bir durumu ifade eder. Bu tür yaralanmalar, omurilik üzerindeki iletimi tamamen engeller ve vücudun alt kısmının felç olmasına neden olabilir. Şiddeti genellikle en üst seviyededir. Omurilik üzerindeki hasarın kısmi olduğunu ifade eden kısmi yaralanma tipleri sonucunda vücudun belirli bir bölgesi veya fonksiyonu etkilenir ve hastalık şiddeti genellikle tam omurilik yaralanmalarına göre daha azdır denebilir. Bunun yanısıra omurilik yaralanması, omuriliğin hangi bölgesinin etkilendiğine bağlı olarak farklı sonuçlara yol açabilir. Örneğin boyun seviyesindeki bir omurilik yaralanması bazen vücudun alt kısmının tamamen felç olmasına neden olabilirken, bel seviyesindeki bir yaralanma sadece bacaklarda kısmi felç oluşturabilir.”
OMURİLİKTE HASAR OLDUĞUNU GÖSTEREN İŞARETLER
Dr. Öğr. Ü. K. Oktay, omurilik hasarının belirtilerinin kişiden kişiye ve hasarın ciddiyetine göre değişebilmekle birlikte omurilikte hasarı gösteren işaretlerle ilgili şu bilgileri verdi:
“Vücudun belirli kas grupları veya vücudun alt kısmi gibi bir takım bölgelerde motor felç gelişip hareket etmeyebilir. Ayrıca, dokunma, acı, sıcaklık veya titreşim gibi duyusal hislerde değişikliklere neden olabilir. Bazen hissizlik, karıncalanma veya ağrıya duyarsızlık yaşanabilir. Omurilik hasarı, idrar ve bağırsak kontrolüne etkileyebilir ve buna bağlı olarak da idrar kaırma veya kabızlık gibi sorunlara yol açabilir. Boyun seviyesindeki yani yukarı seviyeli omurilik yaralanmaları, solunum kontrolüne etkileyebilir ve bu da solunum sorunlarına yol açabilir. Kasların gücünü kaybetmesi veya kas kütlesinin kaybının yanısıra omurilik hasarı, tansiyon kontrolü kaybı, terleme ve cinsel işlev problemleri gibi otonomik sistemi ilgilendiren sorunların da kaynağı olabilir.”
ZAMAN ÇOK ÖNEMLİ FAKTÖR
Omurilik hasarı belirtilerinin kişiden kişiye farklılık gösterebildiğini ve yaralanmanın konumu ve ciddiyet derecesine bağlı olarak değişebileceğinin altını çizen Dr. Öğr. Ü. Kurt Oktay, özellikle semptomlar ciddi değerlendirilmediğinde veya belirtiler yanlış yorumlandığında, tanı ve tedavi süreçlerinde atlanma ihtimali ve riskinin bulunduğuna dikkat çekti. Herhangi bir omurilik yaralanması durumunda zaman faktörüne işaret eden Dr. Öğr. Ü. Kurt Oktay sözlerine şöyle devam etti: “Bazen omurilik yaralanması sadece bir idrar kaçırma veya barsak kontrolü kaybı ile de kendini gösterebilir, bu durum omurilik hasarı tanı ve tedavisinde gecikmeye yol açabilir. Omurilik hasarı belirtileri hemen tıbbi müdahale gerektiren ciddi durumları da içerebilir. Unutmayın ki omurilik yaralanması şüphesinde hızlı başvuru ve müdahale bu hastalığın atlanma riskini en aza indirip, yaralanmanın türünü ve ciddiyetini değerlendirerek uygun tedaviye bir an önce başlamaya yardımcı olup bu hasarın sonuçlarını en aza indirir. “
TEDAVİYLE YAŞAM KALİTESİ ARTIRILABİLİR
Spinal kord yaralanmalarının tedavisinde fizyoterapi ve rehabilitasyon hastanın en iyi potansiyelini elde etmesine yardımcı olacağını söyleyen Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı Dr. Öğr. Ü. Neslihan Kurt Oktay, komplikasyonları engelleyip tedavi ederek hastanın yaşam kalitesini artırabileceğini söyledi. Rehabilitasyon sürecinin hastanın bireysel ihtiyaçlarına özgü bir planı içerdiğini dolayısıyla da multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğini anlatan Dr. Öğr. Ü. Kurt Oktay, “Bu nedenle fiziksel tıp ve rehabilitasyon hekimleri, fizyoterapistler, ergoterapistler, psikologlar ve diğer sağlık profosyonelleri ile bu süreçte iş birliği yapar. Spinal kord yaralanması rehabilitasyonu, kişinin en üst düzeyde bağımsızlık ve yaşam kalitesine ulaşmasına yardımcı olur” diye konuştu.
“OMURİLİK YARALANMALARI SADECE KÖTÜ ŞANS SONUCU MEYDANA GELMEZ”
“Omurilik hasarıyla mücadelede, erken teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve destek sağlama önemlidir. Unutmamamız gereken en önemli nokta ise omurilik yaralanmalarının sadece kötü şans sonucu meydana gelmediğidir. Bu tür yaralanmaların birçoğu önlenebilir” diye konuşan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Neslihan Kurt Oktay, sözlerini şöyle tamamladı: “Güvenlik tedbirleri almak, trafik kazaları ve spor yaralanmaları sırasında koruyucu ekipmanları kullanmak gibi basit önlemler, omurilik yaralanmalarını azaltabilir. Omurilik yaralanması yaşayan bireylere destek olalım; basit görünüp uygulandığında hayatımızı kurtaran koruyucu ekipmanları ve önlemleri lütfen benimseyelim ve bu zorlu sürecin farkında olalım. Unutmayalım ki omurilik hasarı yaşayan insanlar, güçlü ve destekleyici bir toplumun desteğiyle hayatlarını sürdürebilirler.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın