Sorunlarımıza Kalıcı Çözümler Üretilmeli, Toplu Sözleşme Taleplerimiz Karşılanmalıdır!
Kamu emekçilerinin 2022-2023 yıllarını kapsayan 6. dönem toplu sözleşme görüşmeleri takvimi 2 Ağustos Pazartesi itibari ile başlamıştır. Kamu emekçilerinin ekonomik, sosyal, özlük haklarına ve iş güvencelerine yönelik sorunların acil çözüm beklediği bir dönemde yapılacak görüşmeler 3 milyonu aşkın kamu görevlisi ve 2 milyonun üzerinde memur emeklisini yakından ilgilendirmektedir.
Toplu sözleşme görüşmeleri takvimine göre, eğitim öğretim hizmet kolu görüşmeleri 3 Ağustos Salı günü yapılacaktır. Bugüne kadar beş dönem halinde yapılan “toplu sözleşme” oturumlarında eğitim ve bilim emekçilerinin en temel talepleri bile karşılanmamış, hükümet temsilcileri ile kapalı kapılar ardında yürütülen görüşmeler ağırlıklı olarak maaş zammına indirgenmiş, diğer ekonomik, sosyal, demokratik ve özlük haklarla ilgili talepler sürekli geri planda kalmıştır.
Eğitim alanı sağlık gibi eğitim emekçileri, veliler ve öğrencilerle birlikte neredeyse tüm nüfusa ulaşan bir kamu hizmetidir. Bir kamu hizmeti olarak eğitim, kapsayıcı nitelikleriyle ev, sokak, iş yerleri, kentsel alanlar gibi yaşamın hemen her alanı ilişkilidir. Bu nedenle eğitime ilişkin kararların, eğitim süreçleri içindeki tüm bileşenlerin ve eğitim sendikalarının, eğitim derneklerinin, veli derneklerinin demokratik katılımıyla alınması, nitelikli, kamusal, laik, bilimsel, parasız, anadilinde, cinsiyet eşitlikçi, demokratik ve doğayı gözeten bir kamu hizmeti için zorunludur.
Eğitim hakkı, çocukların ve gençlerin geliştirilmesi, güçlendirilmesi ve özgürleşmesi için bütçe hakkı bağlamında finansmanını devletin sağladığı kamusal ve katılımcı mekanizmalarla yerine getirilmesi beklenen temel devlet işlevlerinden birisidir. Eğitim ve bilim emekçileri, okullarda ve üniversitelerde eğitim hakkının sağlanmasına en etkin biçimde dâhil olan bileşenlerdendir. Ancak son yıllarda eğitim ve bilim emekçilerinin eğitim hizmetinin üretiminde söz, yetki ve karar olanakları çok daraltılmış, mesleki özerklikleri neredeyse ortadan kaldırılmış, işini kaybetme tehlikesini sürekli hisseder olmuş, düşünce ve ifade özgürlükleri sınırlandırılmıştır.
Türkiye’de görev yapan eğitim ve bilim emekçileri, OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralarda yer almaktadır. Öğretmenlik mesleğinin tarihte hiç olmadığı kadar değersizleştiği/değersizleştirildiği, meslek itibarının ayaklar altına alındığı bir dönemde, Türkiye’nin dört bir yanında fedakârca görev yapan bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin, yardımcı hizmetli, memur ve teknik personelin yaşadığı mesleki, ekonomik ve sosyal sorunlar yıllardır görmezden gelinmektedir.
Eğitim emekçileri, gerek çalışma gerekse yaşama koşulları açısından her geçen yıl bir önceki yılı mumla arar hale gelmiştir. Öğretmenlerin, hizmetli ve memurların aldıkları maaşlar, yapılan işin önemi ve niteliği açısından bakıldığında, insanca yaşam seviyesinin çok uzağındadır. Eğitim ve bilim emekçilerinin önemli bir bölümü kredi ve borç batağına saplanmış, hatta ek iş yapmak zorunda bırakılmıştır. Eğitim ve bilim emekçilerinin ağır pandemi koşullarında hastalık, hatta ölüm riskine rağmen fedakârca çalıştığı koşullarda ekonomik, sosyal ve özlük haklarında herhangi bir iyileştirme yapılmaması düşündürücüdür.
Türkiye ekonomisinde son yıllarda, özellikle salgın sürecinde yaşananlar, döviz kurlarındaki ani yükselişler ve TL’deki aşırı değer kaybı, enflasyonun çift hanelerin üzerinde seyretmesi vb. gibi nedenler, tüm kamu emekçileri gibi, eğitim ve bilim emekçilerinin de çalışma ve yaşam koşullarını ciddi anlamda olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir.
Kamu emekçilerinin ortak ekonomik, sosyal, demokratik, özlük ve mesleki hak ve çıkarlarının tümünü kapsaması gereken kamu emekçilerinin toplu sözleşme sürecinin tarihi ve çerçevesi önceden iktidar tarafından belirlenen mali ve sosyal haklara indirgenmesi doğru değildir. Bütün sınırlılıklarına ve eksikliklerine rağmen toplu sözleşme süreci, başta ekonomik sorunlarımız olmak üzere, çalışma ve yaşam koşullarımızı etkilemesi açısından önemlidir.
6. dönem görüşmelerinde kamu emekçilerinin acil çözüm bekleyen sorunları arasında yer alan ekonomik krizden kaynaklı kayıpların karşılanması, 3600 ek gösterge, hukuksuz KHK ihraçlarının görevlerine iadesi, sözleşmeli-ücretli öğretmenlik, mülakat sorunu, güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırması adı altındaki fişlemelere son verilmesi, adil vergi düzenlemesi, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, giyecek, yiyecek, çocuk, doğum, kira vb. temel yardımlar, güvencesiz istihdama son verilmesi, ücretsiz kreş vb. gibi temel talepler bu dönem de öncelikli taleplerimiz arasında yer almayı sürdürmektedir.
Bir milyonu aşkın eğitim ve bilim emekçisinin çalışma ve yaşam koşullarının bu kadar ağırlaştığı koşullarda bugüne kadar hiçbir ekonomik, sosyal ve özlük haklarla ilgili talebimizin karşılanmamış olması, hangi görüş ve düşünceden olursa olsun tüm eğitim ve bilim emekçilerinin ortak talepler etrafında birleşmesi bütün kamu emekçilerinin ekonomik, sosyal, demokratik, özlük ve mesleki taleplerinin karşılanması için tek vücut halinde birlikte hareket etmesi gerektiği açıktır.
Haklarımıza, taleplerimize ve geleceğimize sahip çıkmak, yıllardır taleplerimize kulaklarını tıkayanlara karşı sesimizi duyurmak ve TİS taleplerimizin karşılanmasını sağlamak için 6. dönem toplu sözleşme görüşmelerinin başından sonuna kadar şeffaf ve emekçilerin temel taleplerini karşılayacak bir içerikte gerçekleştirilmesi için bütün kamu emekçilerini birlikte hareket etmeye ve taleplerine sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Dünden bugüne belirlediğimiz ilke ve talepler etrafında yürüttüğümüz mücadelemizi sadece toplu sözleşme sürecinde değil, sonrasında da kesintisiz sürdüreceğimiz bilinmelidir.
Yorum Yazın