İstanbul
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
Alper Doğan

Alper Doğan

ÇARESİZLİĞİN ÇARESİ

Aşılması güç bir sorunla karşılaştığımız zaman, hazırlandığınız sınavda başarısız olacağım düşüncesi, bakmakla yükümlü olduğumuz insanlara karşı sorumluluklarımız vs. vs. birleşip zaman zaman bize çaresizlik içindeymiş gibi bir his yaratabilir.
Çaresiz bir durum içinde olduğumuzu neye göre değerlendiriyoruz?
Çevremize göre mi, kendimize göre mi?
Kendimizi çaresizlik adı altında tanımladığımız ve sorun düşündüğümüz şeyler gerçekten çaresizlik mi? İşte bu noktada kendimizi değerlendirmemiz 'gerçekçi bakış açısı' 
ile bizi çözüme götürür.
Çaresizlik önce ne gerektirir?
SORUN
Sorun diye tanımladığımız şeyler ne peki?
Bizim sorunlarımız mı? Bugünün sorunları mı? Herkesin sorunları mı?
Bizim olan çaresizlik ile bizim olmayan çaresizliği ayırmak için önce kendimize bakmamız gerekir.
Bize itelenmiş ama bize ait olmayan çaresizlikler mevcuttur.
Öğrenilmiş çaresizlik; kişinin göstermiş olduğu tepkilerin sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inanç ile gelen bir ruh hali durumudur.
Kişi eğer çok sayıda başarısızlık yaşadıysa; tekrar denese de, nasıl olsa olayların kontrolünün kendisinde olmadığını, başarıya ulaşamayacağını düşünerek adım atmaz. Ya da küçük yaştan itibaren ailesi, okul, sosyal çevresi içinde başarısızlığı benimser.
Hiçbir çocuk, hiçbir insan ondan bir şey olmayacağına dair büyütülmüşse derin bir çaresizlik yaşar ve bunu gerçekten çaba gösterilerek elde edilen bir öngörü ile değiştirebilir.
Zihnimiz ve düşüncelerimiz bizi bir fanusa da sokabilir, fanusu kırıp nefes almamızı da sağlayabilir.
Düşüncelerimizi gerçekleştirmek için hareket ederiz. Düşüncelerimizin iyi ve ya kötü olması özne değildir. Bir nevi bilgisayar oyunu gibi neyi düşünürsek onun için hareket eder, 
sonra bundan rahatsız olduğumuzu dile getiririz.
Daha açık bir örnekle sürekli şanssız olduğuna inanan birisi, önüne çıkan fırsatları görme ve değerlendirme konusunda eksik kalacaktır. İnandığı şey sürekli şanssız ve mutsuz olduğu ise baktığı pencere ona öyle bir hayat sunacaktır. Bir ağacın kök saldığı gibi düşünceler de kök verir hayatımızda. Oysa hiç birimiz dikili bir ağaç değiliz. Değişir, solduğumuz gibi açabiliriz. Aynı yerde durmak zorunda değiliz.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar