İstanbul
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
Bektaş Hoca

Bektaş Hoca

EĞİTİMDE ZORBALIK

Eğitim, içerisinde hüznü, mutluluğu, heyecanı, beklentileri ve birçok insani duyguları barındıran bir öğrenme sürecidir. Bu süreçte eğitim dünyası milyonlarca öğrenciyi yıllar boyunca belli kriterlerden ve süzgeçlerden geçirir. En zor olan bile yumuşamaya en ham olanı bu süreç içerisinde olgunlaşmaya başlar.

Toplum olarak sağlıklı düşünen nesillerin oluşması ve bu olguyu aktarabilme işinin büyük yükünü okullarımıza ve doğal olarak ta öğretmenlerimize bırakmış durumdayız. Şuna bir itirazım olamaz! Elbette sağlıklı nesilleri yetiştirecek en büyük grup eğitim camiasının neferleri öğretmenlerimizdir ama asıl itirazım şu; sadece bu işi eğitim neferlerinin sırtına veya kucağına bırakmak bu güzel insanlara haksızlık olur. Bu iş öğrencisi, velisi, öğretmeni, idarecisi kısacası eğitim sürecinde yer alacak herkesin işidir. Bu yüzden şiddeti, zorbalığı önlemek sadece öğretmenin işi değildir. Eğitimde şiddet sadece öğretmenin öğrencisine göstermiş olduğu aşırı sertlikleri(ki asla tasvip edilemez bir durumdur) göstererek veya bu yolla eğitim camiasını karalayıcı sözler söyleyerek yazarak eğitimde şiddet olayının düzeltilmesini sağlayamayız. Hiçbir suretle bir öğrencinin bırakın fiziksel şiddete uğramasını kalbinin kırılmasını bile bir eğitim neferi olarak istemem hiçbir öğretmenimizde istemez. Çünkü şiddetin en ufak dozu aslında öğrencide duygunun yıpratılmasına zedelenmesine sebep olmaktır. Bu da ileride doğacak felaketlerin derin yaraların temel sebeplerinden birini oluşturur.

Emin olun bizi bekleyen asıl büyük tehlike okullarımızda açıktan veya gizliden görülen akran zorbalığıdır. Öğrencilerin birbirinden soğumasına güvensizliğe dolayısıyla eğitim öğretime kayıtsız kalmasına sebep olacaktır. Burada ailelere düşen görev bir okula düşen görev kadardır. Bir ebeveyn, okul öncesi veya liseye giden bir çocuğuna her gün okuluyla ilgili şu soruyu sormalıdır. ‘Bugün seni sevindiren veya üzen bir olay oldu mu’? Çünkü bu soruyla aslında öğrenci okulundaki ruh halini ailesine en doğal haliyle aktarmış olacaktır.

Şiddetin hiçbir tarafı olamaz. Şiddetin eğitimde zaten yeri olamaz. Şiddet asla bir ceza yöntemi değildir. Şiddet, ister fiziksel olsun ister sözlü fark etmez ruhun yerle bir olmasının başlıca sebebidir. Yozlaşmanın ve sertlik yanlısı olmanın kaynağıdır.

Eğitimde şiddet maalesef bunlarla kalmayıp boyut bile değiştirebiliyor. Kendini bilmez insanların(bunlara veli demek bile istemiyorum) okul basıp öğretmen veya idarecilere nasıl saldırdıklarını da medya, gözler önüne seriyor. İstenmeyen olaylar ta mahkeme kapılarına kadar gidiyor. Bu süreç aslında hem öğrenciye hem öğretmene hem okula zarar veriyor yani kısacası toplumun ilerlemesine sekte vuruyor.

Eğitim sürecinde her türlü pozitif ve negatif duygular elbette yer alır bazen ağlanır bazen sevinilir bazen kızılır bazen tebessüm edilir bazen başarılır bazen kaybedilir bu olgular bir insanın yaşamı boyunca zaten hayatında göreceği şeyler. Asıl mesele sağlıklı düşünebilen zorbalığa değil zorlukları beraber aşmayı bilen toplumlar yetiştirmenin önemini kavrayabilmektir.

Bütün pozitif duyguların, olguların ikinci dönemde de var olması dileğiyle. Sözlerimi ünlü yazar Isaac Asimov’un muhteşem sözüyle bitirmek istiyorum.

                           ‘’Şiddet, yetersiz kimsenin en son barınağıdır.’’

                                                                                                                                  Selametle…

Makale Yorumları

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar