Her sabah uyandığımızda telefonlarımızı elimize aldığımızda çoğunluğumuzun yaptığı ilk şey bugün Dolar veya Euro ne kadar olmuş, akaryakıta zam gelmiş mi, ülke ekonomisi nereye gidiyor diye bakmak oluyor. Özellikle son zamanlarda artan kur fiyatları günlük konuşmalarımızı etkilemiş durumda. Arkadaşlarımızla, ailemizle veya iş arkadaşlarımızla yaptığımız konuşmalar son dönemde bu kur artışı veya azalışına yönelik olmaktadır. Bunun dışında sosyal hayatımız doğrudan etkilenmiş durumda. Artan fiyatlar ve her gün gelen zamlar ile birlikte markete gittiğimizde temel ihtiyaçlarımız dışında bir şey alamıyor olduk. Çikolata almak lüks bir şey gibi geliyor. Arabamızın deposunu doldurmak ise bir hayalmiş gibi geliyor. Artık birçok insan benzine gelecek zamları takip edip bir gece öncesinden benzin istasyonlarında ellerinde bidonlarla zam gelmeden benzin alabilme gibi hesaplar yapabilmektedir. Markete gittiğimizde ürünlere uzaktan bakıp uzun uzun üzerinde düşünmeye başladık. Düşüncelerimiz ve yorumlarımız alsak mı almasak mı şeklinde tartışmalara yol açıyor.
Her geçen gün gelen ve artan zamlar sonucu tüm hayallerimizi bir kenara bırakmak zorunda kalıyoruz. Dışarı çıkmak, kendini geliştirmek için bir etkinliğe katılmak veya evde oturmak bile para ile oluyor artık. Dışarı çıkmayalım ki para harcamayalım diyoruz ya da daha ekonomik koşullar çerçevesinde plan yapıyoruz. Ancak sadece evde otururken bile zamlı fiyatlardan etkileniyoruz. Son dönemde elektriğe gelen zam ve faturaları göz önünde bulundurulduğunda elektriksiz bir yaşam sürmeye alışıyoruz. Ya da elektrik odaklı ev hayatımızı yeniden düzenlemeye çalışıp ekonomi yapmaya çalışıyoruz. Hal böyle olunca da tüm hayal ettiklerimiz sadece hayallerde kalmaya başladı. Çünkü sadece hayal kurmak bedava bu günlerde.
Trajikomik bir film kesitinde yer alabilecek senaryoyu hayatımızın tam ortasında gerçek bir şekilde yaşamaya başladık. Aldığımız kahvenin, yaptığımız alışverişlerin, yediğimiz yemeklerin, katıldığımız etkinliklerin fiyatlarını ne kadar tutar diye hesaplamaya başladık. Tüm bunlar olurken duygu durumlarımız inişli çıkışlı bir çizgi gösteriyor. Her geçen gün kendimizi daha değersiz hissedebiliyoruz.
Türk Lirası’nın her geçen değer kaybetmesi sonucu yaşadığımız olumsuz duygular ve artan geçim kaygımız var. Asgari ücrete zam yapıldı ancak bu zam yaşamımızı sürdürdüğümüz diğer faktörlere yapılan zamlar ile aynı oranda olmaması nedeniyle ilk başta sevinmeye sonrasında gerçek ile yüzleşince üzüntüye neden oldu. Tarihi olaylara ve anlara şahit olurken bu kadar yıpranacağımızı düşünmemiştik. Yüzyıllık bir tarih içerisinde gündemin inanılmaz bir hızla değiştiğini, her geçen gün kötüye giden hayat şartlarını, geleceğin öngörülemez olduğunu gördük. Sıkışmış ve hapsolmuş hissettiğimiz anlarda profesyonel destek almak istediğimizde ise ücretleri düşününce kendimize yatırım yapmayı da bıraktık. Evlerimizde çoğunlukla televizyon, bilgisayar, telefon karşısında birbirinden farklı olmayan günler yaşamaya başladık. Günün en karanlık zamanının, aydınlıktan önceki zaman olduğunu biliyoruz. Böyle bakınca aydınlığın çok yakın olması gerekiyor. Çünkü daha karanlık bir zamanı henüz görmedik. Ne dersiniz?
Artık hayal bile kuramaz olduk. Geleceğimiz öyle karanlık ki... Bir saniye bile yaşamak istemeyeceğim bir ülke yaratıldı. Nefes almak bile külfet artık...